fakir baykurt
"baharın gülleri açtı
acep ne yapsın gönlüm?"
biz, birbirimize doğru söylesek ne olur, eğri söylesek ne olur? ne hükmümüz var şu bok yiyen dünyada? belki yarın ahrette bile yerimiz en arkalar.
"sulh olalım dediler de olmadı
beyde insaf, kulda sabır kalmadı
haber gitti candarmalar gelmedi
kara toprak bey kanıyla yoğrulur
haciz geldi ocakları bozuyor
kimi vergi, kimi sorgu yazıyor
can dayanmaz, kul canından beziyor
böyle olursa demir kalmaz sivrilir"
varını veren utanmaz.
işkilli büzük tingilder imiş.
bindikleri beygirin daha güçlü olmasını istemezler. güçlü olursa, fırlatır atar sonra. onun için istemez, cayar. osmanlının işleri böyledir hep.
kabı ayrı olanın tadı ayrı olur.
eşeğe gem vurma, kendini at sanır.
alim unutur kalem unutmaz.
- orospunun çocuğu olmazmış, neden?
- bilmiyorum. neden?
- biri yapar, öbürü yıkarmış da, ondan.
bir gözü ayda, bir gözü çayda.
delilsiz tekkeye girilmez imiş.
kumarda kaybeden aşkta kazanır.
etin girdiği yere dert girmez, demişler.
gönülsüz pişen aş, ya karın ağrıtır, ya baş.
"bugün ben bir güzel gördüm
cennet kadını kadını
desem dile düşürürler
demem adını adını
sular akar oymak oymak
olur mu hiç yare doymak
ne bal verir ne de kaymak
yarin tadını tadını"
gelelim fasulyenin nimetlerine.
halkımızın isim koyma dehası gerçekten yüksektir.
ne demişler, horozun bol olduğu yerde sabah tez olur.
bir aban var, atarsın; nerde olsa yatarsın.
düşmanın yoksa, anan da mı doğurmadı?
kara gün kararıp kalmaz, bunalan bunda da kalmaz.