leyla erbil
hilmi yavuz, "pamuk ve intihal" adlı yazısında pamuk'un, radikal iki'de, yavuz'un "kültür üzerine" adlı kitabındaki kemal tahir'le ilgili görüşlerini 10 yıl sonra nasıl "evirip çevirip kendine mal ettiği"nden yakınıyor; "benim yazıma en ufak bir gönderme yapmadan!" diyordu.
benim de tanık olduğum ve şaştığım bu olay gerçekten de türk edebiyatı adına can sıkıcıdır. pamuk'un yabancı yazarları pazarına alması kendi bileceği bir şey de; yerli yazarlara, onlar henüz yaşarken akarlık taslaması; üstelik bir deneme yazısında, oldukça korkutucu. bu durumda, radikal gazetesinin telif ücretini orhan pamuk'tan alıp hilmi yavuz'a ödemesi gerekmez mi?
hilmi yavuz canı yandıktan sonra günah da çıkarmış; murat bardakçı'nın ortaya çıkardığı "pedro'nun zorunlu istanbul seyahati" adlı kitaptan, pamuk'un "beyaz kale" romanına aktardıkları için de yeni görüşlerini şöyle belirtiyor:
"orhan pamuk'un romanlarına ilişkin olarak intihal (çalıntı) söylentileri öteden beri var olagelmiştir. daha önce yazdığım bir yazıda, bu konudaki söylentilere itibar etmediğimi söylemiştim. şöyle demiştim o yazımda: 'doğrusu, pamuk'un beyaz kale'sini beğenmemiş olsam da, söz konusu çalıntı suçlamasının haklı bir gerekçeye dayandığını düşünmüyorum.' böyle düşünmekte haklı mıyım ondan pek emin değilim artık!"
genç kuşağın öteki (!) şairlerinden nilgün üstün dikkat etmiş: "televizyon kanalları edip cansever'in, orhan veli'nin ve başka birçok ozanın ve yazarın dize ve sözleriyle doluymuş. sahiplerinin adlarını, sanlarını anmadan, kibar kibar 'hayatı paylaşıyoruz' demek ki!
"bizim kuşağımızda da oluyor böyle şeyler" diyor nilgün; "ben de kendimden şüphelendim, bir dizemi lorca'ya benzettim; açıp okuyacağım lorca'yı, bakalım!" lorca'nın ziyanı yok; ölmüş gitmiş, bunca yıl olmuş, biz geride kalanları kurtaralım!