bu istek çeşmesi
yitiyor
gün oturan bir hayalettir.
bütün geceleri sevmek için tek bir günü iyi anla
hangi ay toplayacak
gün oturan bir hayalettir.
bütün geceleri sevmek için tek bir günü iyi anla
hangi ay toplayacak
senin kireçli, zakkumlu acını
çığlık
bir servi gölgesi bırakıyor rüzgârda
kız karalar giyinmiş
düşünüyor, dünya ne kadar küçük
ve yürek ne kadar geniş
ne sen, ne ben nasıl olsa
hazır değiliz karşılaşmaya
ölüm
başında solmuş portakal çiçekleri
bir yoldan gidiyor
günlüğün
beyaz dumanı üstünde
köstebeğe benzer bir şeyleri var elin
ve kararsız bir kelebeğe benzer
gece yürümeyi sevmiyorum
gece uyumak içindir
sular yatağını yitirsin istiyorum
rüzgâr koyaklarını yitirsin
yosunlu kanatları vardır ölülerin
iki sülündür kulelerden uçan
temiz ve bulutlu rüzgârlar
ve gün bir oğlandır sustukça yaralanan
en küçücük bir el bile
kıramaz suyun kapısını
ne kadar uzağım senden
seninleyken
ne kadar yakınım ana
sen gittiğin zaman
aşk, taşa kazılmış belirsiz bir yüzdü
unutuş, bir monokl üstünde üç damla mürekkep
bitkilerin yaprakları, özleri bulutlarda
çiçeksiz bir sap çölü
boştur aramak yolda, gecenin
yolculuğunu unuttuğu girintiyi
pusuda beklemek, paçavrasız
kabuksuz, ağıtsız bir sessizliği
örümceğin minicik şöleni bile çünkü
bütün göğün dengesini bozmaya yeter
ırmaksı bir çıplaklığı arıyordun sen
tekerleği yosuna bağlayacak boğayla düşü
acının atasını, akçiçeğini ölümümün
gizli ekvatorunun yalımlarında inleyen
yaşamaktan uzak durulabilecek kıyıları var göğün
ve birtakım gövdeler kendini yenilememeli şafakta
ölü tuzlalar boyunca
unuttum seni sevdiğim
kim dilerse bir yürek
unutuşumu istesin benden