"gittiği yolun kendisini nereye götüreceğini bilmeyen biri kadar yücelen hiç kimse yoktur."
insanlar günümüzde öylesine çok katlı ve karmaşık hale gelmişlerdir ki, konuşmaya başladıkları, iddialarda bulunup sonra da bu iddialar doğrultusunda hareket etmek istedikleri anda bile sahtekâr olmaktan başka bir çareleri kalmamıştır.
walter bagehot, sıradan olana mahkum olan bir toplumda yaşayan sıradışı insanların karşı karşıya oldukları en genel tehlikeyi şöyle betimler: "bu tür sıradışı kişilikler başlangıçta sinerler, sonra melankoliye yönelirler, sonra hastalanırlar, en sonunda da ölürler."
her insan kendi içinde, içini özlemle ve melankoliyle dolduran bir sınır -kendi yeteneklerinin olduğu kadar ahlaki istemenin de sınırını- keşfetme eğilimindedir ve insan tıpkı günahkârlık duygusunun içinden çıkıp kutsal olana erişmeyi özlediği gibi, aynı şekilde entelektüel bir varlık olarak içindeki dehayı görmek için şiddetli bir istek duyar. tüm gerçek kültürlerin kaynağı budur.
en büyük insan bile kendi idealinin yanında cüce kalmaktadır.
walter bagehot, sıradan olana mahkum olan bir toplumda yaşayan sıradışı insanların karşı karşıya oldukları en genel tehlikeyi şöyle betimler: "bu tür sıradışı kişilikler başlangıçta sinerler, sonra melankoliye yönelirler, sonra hastalanırlar, en sonunda da ölürler."
her insan kendi içinde, içini özlemle ve melankoliyle dolduran bir sınır -kendi yeteneklerinin olduğu kadar ahlaki istemenin de sınırını- keşfetme eğilimindedir ve insan tıpkı günahkârlık duygusunun içinden çıkıp kutsal olana erişmeyi özlediği gibi, aynı şekilde entelektüel bir varlık olarak içindeki dehayı görmek için şiddetli bir istek duyar. tüm gerçek kültürlerin kaynağı budur.
en büyük insan bile kendi idealinin yanında cüce kalmaktadır.
meister eckhart: seni mükemmelliğe en hızlı biçimde ulaştıracak şey acı çekmedir.
etrafımızda hayaletlere benzeyen şeyler dolanıyor, hayatın her anı bize bir şey anlatmak istiyor; ama biz bu hayalet sesi duymak istemiyoruz. sessiz ve tek başımıza olduğumuz zamanlarda, bir şeyin kulağımıza fısıldanacağından korkuyoruz ve işte bu yüzden sessizliği aşağılayarak kendimizi sosyalleşme ile zehirliyoruz.