6.02.2008

kafka market

cezmi ersöz

güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak.

"dünyayı, çamura düşen filozoflar kurtaracak."

duvara yazı yazan gençlerin davasına baktığı için onu mit'in sorgu yerlerinden fikirtepe eğitim enstitüsü'ne götürür iki sivil görevli. sorguda dikbaşlı davrandığı için ağzındaki bütün dişlerini dökerler. geceleri onlarca insanla birlikte taş zeminde aç susuz kalır. suçu solcu gençlerin davasına bakmaktır.

suçu düşünce suçu olduğu halde ömür boyu kamu haklarından men edilir.

psikiyatri zavallı bir bilim dalı.

ilk kez roma'da 1938'de u. cerletti ve l. bini tarafından uygulanan elektroşok, ağır ruhsal çöküntü (depresyon) yaşayanlar için kullanılmış. çoğu kez depresyondan sonra şiddetlenen intihar arzularına karşı elektroşok uygulaması doktorlar için vazgeçilmez bir zorunluluk olmuş.

ben de o ölüsevicilerdenim. köprüaltı'nın cenazesini kaldıracaklarını duyar duymaz soluğu hemen orada aldım.

her haz, acı ve boşlukla dengeleniyorsa..

kadınlar bize baskı altında, tabular altında yaşadıkları için nelerden hoşlandıklarını öğretemiyorlar, biz de soramıyoruz.

alevi köyündeki evlerde; yüksek tavanlar varmış ve her yere boşluk hakimmiş ve evde hemen hiç eşya yokmuş. o boşluk (duvarlar da badana edilmemiş) alevinin ruhsal durumunu çok iyi anlatıyordu. göçebeydi ya da göç etmek zorunda kalabilirlerdi her an. (o yüzden) maddi hayat koşuluna önem vermiyordu.

aşk elmas tozları serpilmiş bir yaraya benzer, hiçbir zaman iflah olmaz.

hayat, aşk ve şiir olmalıydı.

bu kadınlar duygu ararken erkekleri ise beden arıyordu.

göz göze olmayalım, el ele olmayalım, ruh ruha olalım yeter.

erkeğin aşkı seksle ilgili. erkek tanıştığı bir kadınla yatıp yatamayacağını düşünür.

ardında bir yalan olmasa, ölüm tahammül edilmez bir şey olur.

1921'de ölen bir makinist için mezar taşına şu yazılmış: tanrı'ya senden kalan her anı için teşekkür ederim.

yalnızca iyi geceler sevgilim, elveda değil.

bir zamanlar sömürgeci de olsa, kötü bir tarihi geçmişi de olsa, adsız bir gurkalı askerin mezarını, menekşelerle, kır çiçekleriyle süsleyen uygarlığa selam olsun.

anıların o güzel bahçelerinde birlikte yürümek için.

sağlıklı, cinsel enerjiyle dolu, ağrısız, acısız ve ölümcül hastalıklardan uzak mutlu bir yaşam.. ünlü avusturyalı hekim wilhelm reich bundan yaklaşık 50 yıl kadar önce keşfettiği orgon kutusuyla insanlığa bu evrensel düşü müjdeliyordu.

evrendeki orgon (yaşam) enerjisini toplayıp biriktiren alet. 1,30 cm boyunda, 50 cm genişliğinde bir kutu.

bir organik, bir inorganik maddeden, katman katman yapılmış. sunta, çelik yünü; sunta, çelik yünü.. tam 10 kat. kutunun iç yüzeyi ise çelik ve galvanizle kaplı. bu büyük kutunun içinde bir de küçük kutu var. onun da çevresi katman katman ve içi boş. bu kutuya üç hortum bağlı. iki hortum su dolu kovalara gidiyor; birinin ucuna ise shooter denen bir huni bağlı. shooter vücudun lokal bölgelerine; ağrıyan, sancılı, cerahatli, ülserli, varisli, astımlı, hatta kanserli bölgelere tutuluyor. su dolu kovalar ise, oranur denilen çevredeki ölü enerjiyi temizliyor. kutunun, küçük bir penceresi bulunan kapağının üzerine reich'ın biyolojik dizge sembolü çizilmiş. reich'a göre, bu dizge fiziki ya da manevi anlamda örselendiği zaman ikiye bölünüyoruz. sonra da kendimizi yemeye başlıyoruz.

orgon kutusunun içine çıplak girmenin daha yararlı olduğunu söylüyor reich. bütün mesele, koptuğumuz o müthiş yaşam enerjisiyle yeniden dolu dolu kucaklaşıp ona doyasıya sarılmak.

reich'a ve takipçisi sema macit'e göre vücudumuz özellikle cinsel baskılardan ötürü binlerce yıldız zırhlanmış ve evlerimiz, sokaklarımız, çevremiz ölü enerjiyle her an patlamak üzere.

şu an çok yalnızım ve ağlıyorum; çünkü bana bakanlar bende dert gördüler ve kimse beni anlamadı.

medyanın, yaptığı programlar ve verdiği yanlı, şovenist haberlerle kürt sorunu'nu nasıl içinden çıkılmaz hale getirdiğini, dahası yöredeki ölüm olaylarını veriş biçimiyle bu siyasal ve kültürel sorunu adeta bir kan davasına dönüştürdüğünü ve şırnak'ta, cizre'de, midyat ve nusaybin'de gördüğüm insanlıkdışı olayları öfkeli bir ses tonuyla anlatıyorum.

ülkemizdeki hak ve özgürlük ihlallerinden, aydınların cezaevlerine kapatıldığından, kürt sorununun askerlere havale edildiğinden, güneydoğu'da vahşi bir savaş sürdüğünden her söz edişimde ilçenin başkomiseri, ayağa kalkıp beni bu şenliğe davet eden o iki gence kaşlarını çatarak ve tehditkar bir ifadeyle bakıyordu.

gürültülü müzik ve içilen içkiyle gerçeklikten hızla uzaklaşmak ve bir gecelik kolay sekse ulaşmak için geliniyor buralara en çok.

konuşmak anlamsız ve ilkel bir eylem gibi görünüyor olacağından söz, yerini bar jestlerine, tuhaf, yapay ama iş bitirici kaş göz işaretlerine bırakıyor.

insan kendi merkezinden uzaklaşmaya başlar.

yeni bir dünya özlemini, kapitalizmden nefretimi, işkenceci polisleri, basın mafyasını, cemiyetlerin iç karartıcı yüzünü, kurumlarımızın tiksindirici arka bahçelerini, anarşist özlemlerimi, okullara olan düşmanlığımı, tek tip yaşama olan öfkemi..

akıl hastaları uyumsuzdur; ama biz normallerin görmediği, hissetmediği birçok şeyi görüp hissederler. ama sanıldığı gibi kolay bir iş değildir. bu ezeli ve taşınması güç bir kaderdir akıl hastalığı.

türkiye'de kimse cinsel fantezilerini yaşayamıyor. cinsel fantezilerini özgürce yaşayanlara karşı bir kıskançlık var.

androjen insan.. üniseks insan.. dünya biseksüel olmuş yani.. eşcinsellik de demode oldu.

ve beklenen an geldi: işlediğimiz insanlık suçları yüzünden sonsuza dek yitirdiğimiz cennetten görüntüler izliyoruz. seks sanki uzak bir medeniyer, kayıp bir krallık. herkes bu yitik cennete hayatında hiçbir şeye göstermediği bir dikkat ve özenle bakıyor. gözler sanki birer lazer ışını.

herkes bu tip sinemaya geldiği için özellikle yer göstericilere karşı kendini çok ezik ve suçlu hissediyor. yer göstericiler bu garip ülkedeki tüm ahlakı, tüm yasa koyucuları temsil ediyor.

ışıktan korkan böcekler gibi herkes sinemayı adeta koşarak terk ediyor. kimse kimseyi görmek istemiyor.

sinemadan çıkanlar ise cennetten bir kez daha kovulmanın hüznü içindeler. aksaray'ın daracık, sefil sokaklarında kayboluyorlar. hemen hepsi seks denilen o kötü krallığın umutsuz köleleri gibi. şimdilik sekse çözüm yok!