francis bacon
bir ırmak gibi akan zaman bize hafif ve şişirilmiş şeyleri getirmiştir. ağır ve katı olanlarsa suyun dibine çökmüştür.
bir insanın kendine saygısı, bütün kötü huylarının en başta gelen dizginidir.
aslında greklerden aldığımız bilgelik, bilginin ancak çocukluk çağına benzer ve çocuklara özgü özellikleri taşır; konuşabilir; ama soyunu çoğaltamaz; tartışmalar bakımından verimlidir; fakat yapıt bakımından kısırdır.
"insanım, bu nedenle insanla ilgili olan hiçbir şey bana yabancı olamaz."
bacon, 9 nisan 1626'da, 65 yaşındayken bronşitten öldü. karlı bir kış günü arabasıyla giderken bir kulübenin önünde durarak sahibinden bir tavuk satın aldı. hemen oracıkta kestirdi. kendi eliyle tavuğun içini karla doldurdu. soğuğun eti kokmadan ve bozulmadan koruyup koruyamayacağını öğrenmek istiyordu. bu deney yaşamına mal oldu. ansızın hastalanınca arkadaşı lord arundel'in evine götürüldü. lord, evinde yoktu, bir hizmetçi hemen bir yatak hazırladı. hastayı yatırdılar. fakat çarşaflar nemliydi. bacon daha da kötüleşti, yaşlılığı ve zayıflığı yüzünden iyileşemedi. st. albans kasabasında bir kilise mezarlığına gömüldü.