emil cioran
yolum hangi büyük şehre düşse orada her gün ayaklanmaların, katliamların, aşağılık bir kasaplığın bir dünya sonu kargaşasının başlamıyor olmasına hayran olurum. bu kadar kısıtlı bir alanda nasıl oluyor da onca insan birbirini yok etmeden birbirinden ölesiye nefret etmeden bir arada yaşayabiliyor?
aslında birbirlerinden nefret etmekte, ama nefretlerinin hakkını verememektedirler. bu vasatlık, bu güçsüzlük toplumu kurtarır; sürmesini ve istikrarını teminat altına alır. ama toplum bu haldeyken bazılarının büsbütün başka bir toplum tasarlamak için çabalayıp durmalarına daha da çok hayranlık duyuyorum. bunca safdillik ya da bunca çılgınlık nereden gelebilir?
ancak imkansızın büyüsüyle harekete geçeriz: bir ütopya doğurup kendini buna hasredemeyen bir toplum köhneleşme ve yıkım tehdidiyle karşı karşıyadır adeta. ama hatırlayalım ki, ütopya, "yokistan" anlamına gelir. peki kötülüğün akla bile gelmediği, çalışmanın kutsandığı ve hiç kimsenin ölümden çekinmediği o siteler nereden çıkacaktır? mükemmel bir dünya, mamul bir dünya gösterisinin zorunlu olarak sunduğu geometrik idillerden, kurala bağlanmış vecdlerden, iç kaldıran binlerce harikadan oluşmuş bir mutluluğa katlanılır orada. nitekim ütopya, pembe gülünçlüktür. mutluluğu, yani inanılmazı oluşla birleştirme mutluluğu ve bir görüşü kendi başlangıç noktasına, savaşmak istediği kinizme vardıracak kadar iyimserleştirme ve havaileştirme ihtiyacıdır. eninde sonunda canavarımsı bir peri masalıdır. ama yaşam kopmadır, sapmadır, maddenin kurallarına aykırılıktır. insan da yaşam nazarında ikinci dereceden bir sapmadır. bireyselin, kaprisin zaferidir; uykuda canavarlar tutarı olan toplumun doğru yola getirmeyi hedeflediği bölücü hayvandır, saçma sapan bir hayalettir.
bana göre fransız devrimi'ni berbat eden şey devrim destekçilerinin birer aktör olarak doğması ve giyotinin yalnızca bir dekor olmasıdır. fransa tarihi bir bütün olarak ısmarlama bir tarih gibi görünür, sahnelenen bir tarih gibi: her şey bakıldığında teatral olarak yerli yerinde durur. bu, bir dizi jest, mimik ve olayın acı vermesi için değil, izlenmesi için sergilenen ve sahnelenmesi yüzyıllar alan bir performanstır. terör olaylarında bile görünen bu hoppalık izleniminden dolayı araya bir mesafe giriyor.
bir pesimist olarak birçok yanılsamanın esiri olamazsınız.
via bir nevi dipnot!