selim ileri
günlüklerin kişisel ve gizli olduğu zannedilir. günlük tutan, kendisi için yazdığı iddiasındadır. kimse okumayacak; öyleyse duygularımı, düşüncelerimi, hayallerimi, umutlarımı, en gizli özlemlerimi sonuna dek içten yazabilirim. tabii yaşadıklarımı da! yaşadıklarımız arasında o kadar aykırı, rezilane şeyler vardır ki, başkalarına anlatamazken günlüğümüze güncemize geçirebiliriz. çünkü başkaları okumayacak.
bunlar bütünüyle palavradır. çükünün keyfini yazan bile, yarın bu günlüklerin okunacağını bilir. esasen okunsun, hayretler içinde bıraksın diye yazılmıştır. yok efendim, ölümünden sonra kocası yayımlamış, yok efendim, karısı yayımlamış, eşi dostu yayımlamış, bazı kısımları çıkarmışlar, bazı kısımları ayraç içi üç noktalarla sansürlemişler, bunlar hep palavradır. geriye kalan mirasçının, yayına hazırlayanın iç gıcıklama metotlarıdır.
gizli yazıldığı, herkesten gizli tutulduğu zannedilmiş günlükleri okuyanlar, zevkten dört köşe olurlar. seyredilmediğini sanan insanı seyretmek hazzıyla dolup taşarlar: şimdi sutyenini çözecek, şimdi donunu çıkaracak. halbuki günlük yazarı sutyenini çözdüğünü veya donunu çıkardığını, hatta mahrem yerini avuçladığını açıkça ilan etmektedir. ne var ki ahmak okurun gizli seyir sapıklığı, röntgencilik heyecanı dinmez. bu heyecan, bazen de, röntgencinin hakikati bilmesine rağmen devam eder.