kay redfield jamison
hasta kadın, beni görmüyormuşçasına uzun uzun baktı yüzüme. sonra, beni doğrudan görmemek için öte yana dönerek neden st. elizabeths'te bulunduğunu açıkladı. dediğine göre kendisi daha 5 yaşındayken ana babası kafatasının içine bir tilt makinesi yerleştirmişler. kırmızı toplar ne zaman güleceğini, mavi toplar ne zaman susup herkesten uzak duracağını, yeşil toplar ne zaman üçle çarpmaya başlayacağını haber verirlermiş. birkaç günde bir ise gümüş bir top çıkarmış ortaya. bunu söyledikten sonra başını çevirip gözlerini bana dikti. dinleyip dinlemediğimi denetliyor sandım. elbette dinliyordum. nasıl dinlemez insan? öykü inanılacak gibi değildi ama müthiş ilginçti. gümüş topun ne anlama geldiğini sordum ona. çok büyük bir dikkatle baktı bana, sonra birden gözlerindeki ışık tümüyle söndü. ölü gözlerini uzaklara dikti, sanki kendi içine dönmüştü. gümüş topun ne anlama geldiğini hiçbir zaman öğrenemedim.