joyce carol oates
insanın özünü oluşturan öznellik, bizi birbirimizden dönüşü olmayan bir biçimde ayıran gizemin ta kendisidir.
insan, kendisi delirmeden, içinde deliliği barındırabilir mi?
öğretmek bir iletişim eylemidir; anlayış -buluşma-, bilgiyi, beceriyi paylaşma isteği; başkalarıyla, yani öğrencilerle uyum içinde yaşama, başkalarını kendi ruhunun yalnızlığına davet etmektir.
umut, geriye bakınca, çoğu kez acı bir şaka gibidir.
emily dickinson'ın dediği gibi, incilere geçene kadar oyun hamuru ile oyalanıyoruz. yaşamlarımız başlangıçta hep oyun hamuru ile oyalanma biçimindedir. ardından rüzgarda hızla kapanan bir kapının şiddetiyle ensemize iner yaşam.
william james: bizi tanıyan insan sayısı kadar farklı kişiliğimiz vardır.
doğada iyi veya kötü yoktur. yalnızca yaşam yaşamla savaş halindedir. yaşam yaşamı tüketir. ama insan yaşamının öbür yaşam formlarından daha değerli olduğuna inanmak isteriz.
spinoza: her canlı kendi varlığını sürdürme çabasındadır.
bahtsızlar içinde belagati en güçlü olandır hamlet.
erkekler kendilerini saklarlar kadınlardan. erkek ötekidir, ehlileştirilmesi gerekir; kadın ise ehlileşmenin ta kendisidir.
her şey önemsiz, anlamsız ve amaçsız olduğu derecede derindir.
william carlos williams: en erdemli davranış intihardır.
insan yalnız yaşayınca, yemek yemesi aşağılanma ya da alay gibi geliyor. çünkü yemek denen şey toplumsal bir törendir; yoksa yemek yalnızca içine yiyecek doldurulmuş bir tabaktan ibarettir.