mario vargas llosa
okulda öğrenilen; tarihçilerin yazdığı tarih, aslında acımasız ve amansız olan gerçek hayatta, başrol oyuncularının beklentilerine ya da yaşadıklarına kıyasla her zaman beklenmedik ve şaşırtıcı olan birtakım değişikliklere, karışıklıklara, ilerleme ve gerilemelere yol açmış olan sayısız planların, aksiliklerin, entrikaların, beklenmedik olayların, rastlantıların ve çıkarların kaotik ve keyfi bir karışımının az çok şiirsel, akılcı ve tutarlı bir şekilde yeniden oluşturulmasıdır.
thomas kempis haklıydı. kendini hiçbir zaman hiçbir yere bağlı hissetmemişti; çünkü insanın içinde bulunduğu durum buydu işte: bu gözyaşı vadisinde, ölümden sonra ve öbür dünyada erkeklerle kadınlar dönüp dolaşıp kendilerini beslemiş olan, sonsuza dek yaşayacakları o kaynağa geri dönene kadar geçici olarak bulundukları bu yerde sürgündeydiler.
kırbaçlanan, sakat bırakılan o zavallı insanlar, açlıktan ve hastalıklardan ölmekte olan, elleri ve ayakları kesilmiş o çocuklar; canları çıkana kadar sömürülen, bir de üstüne katledilen o insanlar. binlercesi, on binlercesi. nasıl olur da tanrı böyle şeylerin olmasına izin verir? bu nasıl bir tanrı'dır ki binlerce erkeğin, kadının, çocuğun korkunç şeyler yaşayıp acı çekmelerine göz yumar?