güzeldin
beni şarkılardan itecek kadar güzel
beni benden alacak kadar
ağustosta bir bardak su
ölümcülde nar şerbeti
öyle geldin bana sen -sonu gibi bir şarkının
başı gibi bir karanlık haberin -öyle geldin bana sen
çoktan kalkmış bir gemiye yetişmek gibi bir şey
ölümlü bir sayrılıktan kurtulmak gibi
beklenmedik bir zamanda bırakılmak zindandan
göz gözelik umulmadık bir durakta
kucaklaşmak
yıllar süren ayrılıklardan sonra
o güzellik neyse işte
öyle güzeldin
ey gözleri elmas karanlığı fırtına kuşum
hoş geldin toprağıma beterlikler getirdin
kaldırdım kollarımda o güzel aklığını
öptüm dudaklarından susuzluğumca
bakar gibi karanlığa şafak bahçelerinden
baktım gözlerinin gecelerine
işkenceden çıkar gibi çıkıyorum sabaha
seviyorum yaprakta güneşin damar damar dolaşmasını
seviyorum ipekte yünde pamukta ketende insan sıcaklığını
"yar adını desem olmaz
düşer dillere dillere"
yoksullukta
elbette ki çabuk biter çocukluk
karabasan olur ekmek kavgası
doldurur uykuları
özlemler işkencedir
istekler tutsak kampı
o uçurtma
gözyaşıyla çekilir bulutlardan
hep suçluyu asıyorlar
suçu asmak yok gündemde
demek ki insan eksik
demek ki insan yarım
dönüp duruyor daha
maymunlarla aynı yerde
arkalanmak kolay bir iş devlete
devleti emekçiye saldırtmak kolay
kolaydır alçak başı süslemesi devlet kuşunun
kolaydır bu düzende
daha kolay olan şu ki
kuzgunlar döner leşe
böyle kapkaç böyle haram böyle insanlık dışı