köpürerek koşuyordu atlarımız
durgun denize doğru
bu uçuş, güvercindeki
özgürlük sevinci mi ne
öpüşmek yasaktı, bilir misiniz
düşünmek yasak
işgücünü savunmak yasak
ürünü ayırmışlar ağacından
tutturabildiğine
satıyorlar pazarda
emeğin dalları kırılmış, yerde
ışık kör edicidir, diyorlar
özgürlük patlayıcı
lambamızı bozan da
özgürlüğe kundak sokan da onlar
uzandık mı patlasın istiyorlar
yaktık mı tutuşalım
mayın tarlaları var
karanlıkta duruyor ekmekle su
elleri var özgürlüğün
gözleri, ayakları
silmek için kanlı teri
bakmak için yarınlara
eşitliğe doğru giden
ben kafes, sen sarmaşık
dolan dolanabildiğin kadar
özgürlük sevgisi bu
insan kapılmayagörsün bir kez
bir urba ki eskimez
bir düş ki gerçekten daha doğru
yiğit sürücüleri tarihsel akışın
işçiler, evren kovanının arıları
bir kara somunun çevresinde döndükçe
dünyamıza özgürlük getiren kardeşler
o somunla doğrulur uykusundan akıl
ağarır o somunla bitmeyen gecemiz
o güneşle bağımsızlığa erer kişi
bu umut özgür olmanın kapısı
mutlu günlere insanca aralık
bu sevinç mutlu günlerin ışığı
vurur üstümüze usulca ürkek
gel yurdumun insanı görün artık
özgürlüğün kapısında dal gibi
ardında gökyüzü kardeşçe mavi