ağmaları bastıran ışıktan yazılar saldırıyor karanlığa
kırı ele geçiriyor bilinemez yüksek kent
hayatımdan ve ölümümden emin, hırslıları gözlemliyor
ve onları anlamak istiyorum
havada bir kement gibi açgözlüdür onların gündüzleri
geceleri, hızla hücuma hazır
çeliğe bürülü öfkeden uzaklaşıp dinlenmektir
insanlıktan söz ederler
benim insanlığım aynı yoksulluğun ortak sesi
olduğumuzu hissetmektir
anavatandan söz ederler
benim anavatanım bir gitarın nağmesi, birkaç portre, eski bir kılıç
akşam çökerken söğüt koruluğunun görünür duasıdır
zaman beni yaşıyor
gölgemden de sessiz, gözü azametle doymak bilmeyen
kalabalığın arasından geçiyorum
vazgeçilmezler, benzersizler, yarınlara layıklar
benim ismim falanca ve filanca
ağır ağır yürüyorum, ulaşmayı beklemeyecek kadar
uzaktan gelen biri gibi