ingiltere
magna carta (büyük sözleşme) ya da diğer adıyla magna carta libertatum (özgürlükler sözleşmesi), incecik bir parşömene orta çağ latincesiyle yazılmış, özellikle tarih ve hukukla ilgili araştırmalar yapan herkesin baştan sona okumuş olmasa da, kendisinden bir şekilde haberdar olduğu en ünlü bağımsızlık sözleşmesidir.
ingiltere'nin orta çağdaki krallarının derebeylik düzeni içindeki zorbaca uygulamalarına karşılık bireysel hak ve özgürlüklerin kazanımına yönelik, kraliyet mührüyle damgalanan bu sözleşme, dönemin ingilteresinin yerel ve gündelik sorunlarını çözüyor görünse de; keyfi yönetime şiddetle karşı çıkışı, hak ve özgürlükler için güvence arayışı açısından 13. yüzyıldan insanlığa kalan bir hukuk mirası olarak algılanabilir.
15 haziran 1215'te kral john (johannes), papa 3. innocent (innocentius) ve baronlar arasında imzalanan magna carta, kralın yetkilerine gem vurmayı ve hukukun kraldan daha üstün olduğunu vurgulamayı amaçlar.
magna carta'nın içeriğine genel olarak bakıldığında, tartışmasız ilk göze çarpan, kilisenin özerkliğini güvence altına alma, kilisenin seçim özgürlüğünü tanıma, krallar ve baronlar arasında yönetimsel açıdan ortaya çıkan anlaşmazlıklara çözüm bulma ve güçler arasında denge oluşturma kaygısının ön planda olmasıdır.
özgür yurttaşların haklarına ve özgürlüklerine yönelik ifadelerden, özellikle özgür yurttaşların ülkenin ilgili yasalarına göre yargılanmadan tutuklanamayacağının, mallarına el konulamayacağının, yasal haklarının ellerinden alınamayacağının, sürgün edilemeyeceğinin ya da herhangi bir şekilde zarara uğratılamayacağının vurgulanmasından veya hak ve hukukun kimseye satılamayacağının, hiç kimsenin bundan mahrum bırakılamayacağının belirtilmesinden anlaşılacağı üzere, bu sözleşmede özgür yurttaşların bireysel ayrıcalıklarının da üstünde durulmuştur.
kral john'a (yurtsuz jan), magna carta'ya mührünü vurduran ve onu bu anlaşmayı yapmaya götüren ana neden baronlarla, yani büyük toprak sahipleriyle yaşadığı şiddetli anlaşmazlıklardır. ama bu anlaşmazlıklar ilk defa onun devrinde ortaya çıkmış değildir. norman istilasından başlayarak (1066) ingiliz toplumunun tarihinde ve kültüründe yaşanan köklü değişiklikler sonucunda, soylu sınıf kralların baskıcı tutumuna daha az tahammül göstermeye, fırsat buldukça kralların keyfi yönetimlerine ayaklanmalarla yanıt vermeye çoktan başlamıştı bile. 1189 tarihinde tahta çıkan ve aslan yürekli rişar olarak tanınan kral ı. richard (ricardus) zamanında soylular, kralın haçlı seferlerindeki başarısızlıklarının ve ülkeye dönerken avusturya dükasına esir düşmesinin ardından alman imparatoruna teslim edilmesinin, bunun sonucunda da onu kurtarmak için yüklü miktarlarda ödedikleri fidyenin acısını unutmamışlardı.
kral richard öldüğünde yerine geçen kardeşi kral john (1199-1216) ise soylulara yitirdiklerini geri vereceğine, onlardan sürekli para isteyerek kardeşinin yarattığı mali yıkımı daha da körüklemişti. üstelik john, kardeşinin kendisini halka sevdiren özelliklerinin hiçbirine de sahip değildi. dolayısıyla soylular kral john'un saltanat döneminde ömürlerinin en sıkıntılı sürecinden geçmeye (1213-1216) ve kralın kayıtsız şartsız, zorbaca yönetimi sonucunda topraklarını, şatolarını ve imtiyazlarını hızla yitirmeye başladılar.
kral john sadece soylularla değil, kilise yönetimiyle de sağlıklı ilişkiler kuramadı. canterbury başpiskoposluğunun seçiminde keyfi karar alarak norwich piskoposu john de gray'i seçip roma'ya gönderdi. ama dönemin papası 3. ınnocent kralın seçimini onaylamadı ve keşişleri ikna edip stephen langton'ın bu göreve seçilmesini sağladı. kral kendi kararının papalıkça reddedilmesini hazmedemediğinden fevri davrandı ve langton'ın başpiskoposluğunu tanımadığı gibi seçime katılan keşişleri de sınırdışı etti. ama papa'yı öfkelendiren bu tavrının bedelini, 1209 yılında aforoz edilmesiyle ödedi. sonuçta geri adım atmak zorunda kaldı ve öncelikle ınnocent'in seçtiği başpiskoposu tanıdı, sonra sürgün ettiği keşişlerin geri dönmesine izin verdi, ardından da papalıkla arasını tamamen düzeltmek için ingiltere ve irlanda'yı papalık arazileri olarak ınnocent'e sundu.
kral john'un ülke arazilerini papalığa sunması, soylular arasında idari özerkliğin yitirilmesi anlamına geldiğinden, büyük bir öfkeyle karşılandı. vergilerde yaşanan olağanüstü artışlar da buna eklenince, 1215 yılında toplumda önemli rolleri olan baronlar kendilerinin de bu ülkede varolduğunu krala göstermek ve onu adalete davet etmek için londra'yı işgal ettiler ve isteklerini içeren bir taslağı krala sundular. çaresiz kalan kral, kendi haklarını kısıtlayıcı, buna karşın baronların haklarını güvence altına almaya yönelik söz konusu belgeyi surrey kontluğunda, thames nehri boyunca uzanan çayırlık bir bölgede, runnymede'de imzalamak zorunda kaldı.
15 haziran 1215'te gerçekleşen bu anlaşma sonucunda, özellikle belgenin en uzun ve güvence maddesi olarak bilinen 61. maddesiyle, yitirdikleri ayrıcalıkları geri alan ve kralın iradesine tam anlamıyla gem vuran baronlar 24 haziran 1215'te krala bağlılık yeminlerini yinelediler. magna carta adını alan bu barış belgesi, vakit geçirilmeden 7 kopya halinde çoğaltılarak ülkenin değişik bölgelerine dağıtıldı. ama papa 3. ınnocent krala zorla, baskı altında imzalatıldığını ve kralın saygınlığını zedelediğini belirterek bu belgeyi reddetti. kral john buna güvenerek baronlar londra'yı terk ettiği anda, belgeyi kendisinin de tanımadığını ilan etti; ama bu ilan 1. baron savaşı olarak bilinen ve ülkeyi büyük bir karmaşaya sürükleyen iç savaşın başlamasına neden oldu.
magna carta'nın tarihsel gelişimi, baron savaşlarından sonra gelişen olaylarla, fransa'nın ingiltere'yi istilasıyla, kraliyet hazinesinin yitirilmesiyle ve kral john'un dizanteriden kurtulamayıp newark'ta aniden yaşama veda etmesiyle (1216) yeni bir boyut kazandı. kral john'un yerine 9 yaşındaki oğlu 3. henry'nin (henricus) tahta geçmesiyle birlikte, magna carta 12 kasım 1216'da yeniden ele alınıp gözden geçirildi. pembroke kontu ve saltanat vekili william marshal aynı yıl içinde belgenin ilk gözden geçirilmiş kopyasını, ardından 6 kasım 1217'de de yine saltanat vekili yetkisine dayanarak ikinci gözden geçirilmiş kopyasını yayımladı. magna carta, 11 şubat 1225'te ise üçüncü kez ve çok daha ayrıntılı bir şekilde yeniden gözden geçirildi ve bu kez kral 3. henry tarafından yayımlandı. bu son belge daha sonra, yaptığı yasal reformlarla tanınan kral ı. edward tarafından (1239-1307) onaylandı ve 12 ekim 1297'de confirmatio cartarum olarak bilinen yasanın bir bölümünde yerini aldı.
runnymede'de imzalanan ilk magna carta, tarihin acımasız ellerine teslim olduğundan, kaybolup gitmiştir; ama mühürlü 4 kopyasının günümüze ulaşmasını büyük bir şans olarak değerlendirmek gerekir. kopyalardaki metni okumak gerçekten çok zordur. çünkü yazıcılar, oldukça pahalı bir malzeme olan parşömeni rahat rahat harcama olanağına sahip olmadıklarından, ellerindeki malzemeyi tasarruflu kullanmak zorunda kalmışlar ve bu yüzden metindeki çoğu kelimeyi kısaltarak yazmışlardır. bu kopyalardan üretilen magna carta metinlerinin hepsi bir önsözle başlar ve okunuşu kolaylaştırmak adına 63 maddeye ayrılır; ama asıl kopyalarda bu ayrım yoktur.