michel de montaigne
mademki ölümün önüne geçilemez; ne zaman gelirse gelsin. sokrates'e: "otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler." dedikleri zaman: "tabiat da onları!" demiş.
bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!
nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. öyleyse, 100 yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak, 100 yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir.
başımıza bir defa gelen şey büyük bir dert sayılamaz. bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki farkı kaldırır; çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur. aristo, hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen ihtiyar ölmüş sayılır. bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez?
hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? daha yaşayıp da ne yapacaksınız?
dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız.
hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır.
yorgunluğu yapan son adım değildir; son adımda yorgunluk sadece meydana çıkar. bütün günler ölüme gider; son gün varır.