17.12.2008

ornitorenk

atilla atalay

neydi, nasıl bir hayvandı bilmiyordum ama, 10 yaşımda filanken, hararetle bir ornitorenk kartpostalı bulmaya çalışıyordum. mandarin ördeği, tibet sığırı, sırtlan, çekiç balığı filan.. hepsinin resmi vardı, bi tek o melun hayvanınkini bulamıyordum. hiç abartmıyorum, neye benzediğini bilmediğim halde, bir rüya boyunca çocuk bilinçaltımın bana ornitorenk diye sunduğu acayip bir hayvanın peşinden koşmuş, rüyanın sonunda hayvan bana doğru dönüp fen bilgisi öğretmenim fatma didim'in sesiyle "gir içeri" diye bağırınca korkarak uyanmıştım.

şimdi, çocukken rüyasında ornitorenk sandığı bir şey görmüş birisi olmayı hiç de tuhaf bulmuyorum. çünkü o zaman birçok çocuk ornitorenk peşinde koşuyordu. bir cikletin içinden çıkan ufak hayvan kartpostallarını biriktiriyorduk. her bir kartpostalın arkasında ciklet markasındaki harflerden birisi oluyordu. hepsini tamamladığınızda firma size resimleri olmayan bir hayvan ansiklopedisi yolluyordu. siz, o zamana kadar biriktirdiğiniz hayvan resimlerini boş yerlere yapıştırıp bir adet "hayvanlar ansiklopedisi" sahibi oluyordunuz. türlü çeşitli onlarca hayvan kartpostalının arkasında ciklet markasındaki 4 harften bol miktarda bulunabiliyordu. ama ciklet markasının son harfi olan "y" adı geçen ornitorenk kartpostalının arkasındaydı ve o asla bulunamıyordu. "zeytinburnu'nda bi çocuk bulmuş" veya "esasen "y" harfi hiç yokmuş" gibi birtakım efsaneler kulaktan kulağa dolaşıyorken az kaldı ben ikincisine inanıyordum. zaten, ornitorenk bu dünyada olmayan bi hayvanın adına benziyordu. neydi o ööle hecüc mecüc gibi. düpedüz kaskallıyorlardı insanı. üstelik, hava harp okulu hastanesi'ndeki dişçi naci yüzbaşı ben "hazrol" pozisyonunda koltukta yatarken ağzıma bakarak "sen de 'y' harfi arıyosun dimi, ağzından belli" demişti. kendi kızı da ornitorenk peşindeymiş. durumu komutanı sıfatıyla uygun bir ses tonuyla "çok sakız çiğnetmeyin buna başçavuşum" diyerek babama da tembihleyince ben ornitorenk yüzünden azar işiten bir çocuk olarak tuhaf insanlar tarihine geçtim. babam ornitorenke ve bana hiç hak etmediğimiz laflar söyledi. o gece dişçide geçen korku dolu dakikaların da etkisiyle yine düşümde neye benzediğini asla bilemediğim o hayvanı kovaladım. ve yine aynı şey oldu, rüyanın sonunda ornitorenk bana dönüp fen bilgisi öğretmenimiz fatma didim'in sesiyle "gir içeri" diye bağırdı.

ben tam adını tamamlamaya çalıştığım sakız firmasıyla ilişkimi kesmişken, mahalle ornitorenk kaynamaya başladı. sakızların alayından ornitorenk kartpostalı, dolayısıyla "y" harfi çıkıyordu. herhalde firma yeterince ciklet sattığına karar verip vakti gelince piyasaya ornitorenk sürüsü salmıştı. derhal ben de ornitorengimi edinip tamamladığım harfleri ciklet firmasına postaladım. sonra gönderdikleri ansiklopediye şööle bi baktım; ama o kadar. tüm çocuklarla birlikte sürdürdüğümüz ornitorenk avı artık benim için de bitmişti.