12.11.2008

tarih

tolstoy

xiv. louis çok gururlu, kendine güvenen bir adamdı; şöyle metresleri, böyle bakanları vardı; fransa'yı kötü idare ediyordu. louis'nin mirasçıları da zayıf insanlardı, onlar da fransa'yı kötü idare ettiler. onların da şöyle gözdeleri, böyle metresleri vardı. sonra, bu sıralarda birileri çeşitli kitaplar yazdı.

18. yüzyıl sonunda paris'te iki düzine kadar insan toplandı, bunlar bütün insanların eşit ve özgür olduğunu söylemeye başladılar. bu yüzden bütün fransa'da insanlar birbirlerini doğramaya, boğazlamaya başladı. bu adamlar kralı ve daha birçok kimseyi öldürdü.

bu sıralarda fransa'da bir dahi vardı: napolyon. o her yerde herkesi yendi; yani birçok insanı öldürdü; çünkü büyük bir deha sahibi idi. neden bilinmez, afrikalıları öldürmeye gitti; onları o kadar iyi öldürdü ki, o kadar kurnaz ve zekiydi ki, fransa'ya dönünce herkesin kendisine boyun eğmesini emretti. ve herkes ona boyun eğdi. imparator olunca tekrar halkı öldürmek için italya'ya, avusturya'ya, prusya'ya gitti. oralarda birçok insan öldürdü.

rusya'da ise imparator aleksandr vardı ki, avrupa'da düzeni yeniden kurmak istiyordu; onun için napolyon'la savaştı. fakat 1807'de birdenbire onunla dost oldu, 1811'de yine bozuştular, yine birçok insanı öldürmeye başladılar. napolyon 600 bin kişiyle rusya üzerine yürüdü ve moskova'yı işgal etti; sonra ansızın moskova'dan kaçtı; o zaman imparator aleksandr, stein ve başkalarının öğütlerinden yararlanarak avrupa'nın huzurunu bozan adama karşı silaha sarılmak için avrupa'yı birleştirdi. napolyon'un tüm müttefikleri birdenbire onun düşmanı oldular ve bütün bu halk yeni kuvvetler toplamış olan napolyon'un üzerine yürüdü. müttefikler napolyon'u yenip paris'e girdiler, napolyon'u tahttan vagzeçmeye mecbur ettiler; 5 yıl önce ve 1 yıl sonra herkes kendisini kanun dışı bir haydut saydığı halde onu imparator unvanından mahrum etmeden ve ona her türlü saygıyı göstererek elbe adası'na gönderdiler.

fransızların da, müttefiklerin de o zamana kadar alay ettikleri 18. louis saltanat sürmeye başladı. napolyon ise eski muhafızlarının önünde gözyaşı dökerek tahttan vazgeçti, sürgüne gitti. sonra usta devlet adamları ve diplomatlar -özellikle başkasından önce belli bir koltuğa oturmayı başaran, böylelikle de fransa'nın sınırlarını genişleten talleyrand- viyana'da görüştüler; bu görüşmeyle de ulusları mutlu ya da bahtsız ettiler.

bir ara diplomatlar ve hükümdarlar az kalsın dövüşeceklerdi; yine ordularına birbirlerini öldürmeyi emretmeye hazırdılar; fakat bu sırada napolyon bir taburla fransa'ya geldi; ondan nefret eden fransızlar hemen ona itaat ettiler. fakat müttefik hükümdarlar buna kızdı, tekrar fransızlarla savaşa giriştiler. dahi napolyon'u yenip birdenbire onu haydut ilan ederek sainte-hélène adası'na naklettiler. sürgün, orada kalbinde taşıdığı şeylerden, sevdiği fransa'dan uzakta, kayalar arasında yapayalnız öldü; büyük eserlerini gelecek kuşaklara bıraktı. avrupa'daysa gerileme başgösterdi; tüm hükümdarlar yeniden kendi halklarını ezmeye başladılar.