alfred adler
erişkinlik yaşamı için doğru dürüst hazırlanmamış bir çocuk; iş, toplumsal yaşam, sevgi ve evlilik sorunlarıyla yüz yüze gelir gelmez, bazen neye uğradığını şaşırır. bu sorunlarla başa çıkabileceği umudunu tümüyle yitirir. toplumsal yaşama katılmada ürkek ve çekingen davranır. kendini dış dünyadan soyutlar ve eve kapanır. iş konusuna gelince, hoşuna gidecek bir meslek bulup çalışamaz bir türlü. hiçbir işte dikiş tutturamayacağı kesindir. sevgi ve evlilik konusunda ise kendi cinsiyetinden olmayanlar karşısında kalakalır, en iyi olasılıkla kaçar onlardan. kendisine bir şey söylendiğinde kızarıp bozarır, bir yanıt veremez. her geçen gün umutsuzluğu biraz daha büyür. sonunda yaşamın tüm sorunları karşısında elinden hiçbir şey gelmeyen bir kişi konumuna sürüklenir, bundan böyle hiç kimsenin durumuna akıl erdiremediği birine dönüşür. başka insanların yüzüne bakmak istemez, başkalarıyla konuşmaz, başkalarının söylediklerini kulak verip dinlemez. ne çalışır ne de okur. sürekli hayaller, düşlerle vakit geçirir. kendisine kala kala az buçuk bir cinsel etkinlik alanı kalır, o kadar. bu da dementia praecox denilen bir çeşit akıl hastalığı izlenimini uyandırır; ama hastalık tümüyle yanılgıdan başka bir şey değildir. özgüven duygusuna yeniden kavuşması sağlanıp da yanlış yolda olduğu kafasına sokularak izleyebileceği daha iyi bir yol kendisine gösterildi mi, böyle bir çocuk pekala iyileştirilebilir. ancak kolay bir iş değildir bu; çünkü bütün bir yaşamın, bütün bir yaşama ilişkin alışkanlıkların hale yola koyulması, rayına oturtulması gerekir. geçmişin, bugünün ve geleceğin anlamının "kişisel zekanın" (kişisel görüşlerin) değil bilimin ışığında irdelenmesi zorunludur.