yaş otuz beş! yolun yarısı eder
dante gibi ortasındayız ömrün
delikanlı çağımızdaki cevher
yalvarmak yakarmak nafile bugün
gözünün yaşına bakmadan gider
şakaklarıma kar mı yağdı ne var
benim mi allahım bu çizgili yüz
ya gözler altındaki mor halkalar
neden böyle düşman görünürsünüz
yıllar yılı dost bildiğim aynalar
zamanla nasıl değişiyor insan
hangi resmime baksam ben değilim
nerde o günler, o şevk, o heyecan
bu güler yüzlü adam ben değilim
yalandır kaygısız olduğum yalan
hayal meyal şeylerden ilk aşkımız
hatırası bile yabancı gelir
hayata beraber başladığımız
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
gittikçe artıyor yalnızlığımız
gökyüzünün başka rengi de varmış
geç fark ettim taşın sert olduğunu
su insanı boğar, ateş yakarmış
her doğan günün bir dert olduğunu
insan bu yaşa gelince anlarmış
ayva sarı nar kırmızı sonbahar
her yıl biraz daha benimsediğim
ne dönüp duruyor havada kuşlar
nerden çıktı bu cenaze? ölen kim
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar
n'eylersin ölüm herkesin başında
uyudun uyanamadın olacak
kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
bir namazlık saltanatın olacak
taht misali o musalla taşında