23.04.2022

bir soru

onat kutlar



akşamüstü oturdum yol kıyısına
düşündüm
ne kalacak bizden geriye
balkan yaylasından ve bozkırlardan
kafdağlarına giden şu bulut
sonsuz mevsimlerle esmerleşen
şu toprak ve derin çınar ağacı
biz yokken de vardı

çocukların şu gülen sarı feneri
ay ışığı
ve ıssız balkonlarda
kırmızı biberlerle üzgün yaşlıları
aynı mandalda kurutan güneş
çayırda gölgeler bırakacak
dalgın yeryüzünden çekilirken

kalabalık çarşılara tortusu
çökecek
tüccarın kan pazarından
mezarlığa taşıdığı paranın
değirmeni döndüren ter ırmağı
kuruyunca ardında tuz kalacak
ve bir anı öfkeli işçilerden

sihirli kediler bir tekir şerit
olacak
ve bir çöl esintisi
dörtnala kaybolan arap atları
bir çavdar haritası çizecek
bozkırı terk eden tarla faresi
kuş tüyleri gökyüzünün camını
buzlu yazılarla donatacak

her şey değişiyor ama ne yapsak
duracak
tarihin uzun duvarı
taşlara kırmızı izler bırakan
ve aynı kıyıdan yürüyen köle
silecek kralların adını
gene de karanlık dağ başlarında
yarın bir kin gibi hatırlanacak
kanlı soy ağacının dalları

kiraz ve kamıştan kavalımızın
sesleri
dağılıyor havada
bir kuyu ağzından geçiyor gibi
rüzgârı mor fistanlı zamanın
bu güzel şarkı da unutulacak
kıyımlar acılar kanlar içinde
savrulurken yaşadığımız günler
bu soruyu mutlaka soracaksın

ne kaldı, ne kaldı bizden geriye