ihsan oktay anar
rivayet ederler ki, taklamakan diyarında vaktiyle kör bir adam yaşıyordu. bu zavallı adam alemin güzelliklerini, harikalarını ve mucizelerini göremediği için o kadar çok üzülüyordu ki, sonunda gönlü de gözleri gibi karardı. kederi arttıkça arttı ve akıttığı gözyaşları dillere destan oldu. onun kara bahtı için şairlerin düzdüğü manzumeler, musikişinaslar tarafından bestelenip, hanendelerce okuna okuna nihayet memleket sınırlarını aştı. çok uzak ülkelerden birinde yaşlı bir sihirbaz, pazar yerinde ağlayan sızlayan bir kalabalık görünce, merak duygusuyla aralarına karıştı ve kör adamın kaderini dile getiren türkülerden birini okuyan muganniyi o da dinledi. gönlü o kadar kabardı, hisleri o kadar coştu ki, bir yolunu bulup zavallıya görme gücü kazandırmaya karar verdi. sarayına giderek papağanına tez zamanda uçup körü bulmasını ve ona davet mesajını iletmesini söyleyerek kuşu saldı. papağan uçup giderek, o sırada evinin bahçesinde ağlayan körün kafasına kondu ve ona sihirbazın davetini iletti. görme umudu canlanan zavallı da, omzunda kendisine yolu tarif eden papağan olduğu halde, demir asa demir çarık yollara düştü ve sonunda sihirbazın sarayına vardı. sihirbaz ona bir camgöz verdi. adam, efsunlu sözler söylenir söylenmez bu gözle görmeye başlayacaktı, öyle ki, ok yaydan böylece bir kez fırladığında, adamın tekrar kör olmasına imkan yoktu. adam gözü aldı ve efsunlu söz sihirbazın ağzından çıkar çıkmaz gözün gördüğü her şeyi görmeye başladı. fakat yol yorgunu olduğu için sevincini tam anlamıyla belli edecek durumda değildi. bu yüzden sihirbaz onu sarayında 40 gün ağırlamaya karar verdi. gelgelelim, sihirbazın karısını görür görmez adamın aklı başından gitti. günler ve gecelerce kadını düşündü durdu. sonunda sarayın hamamına gidip kadının yıkanacağı kurnanın üzerine bir yere sihirli cam gözü koydu ve derhal odasına geri döndü. kadın, o sırada içeride kendisini seyreden sihirli bir göz olduğunu, dolayısıyla adamın o anda memelerini ve mahrem yerlerini görmekte olduğunu bilmeden hamama girip yıkanmaya başladı. böylece adam kadını doya doya seyretti. ne var ki sihirbaz bu işin farkına varmıştı. bu yüzden adamdan gözü geri istedi ve onu kovdu. fakat adam, ne kadar uzakta olursa olsun, o sırada sihirbazın sarayında olan gözün gördüğü her şeyi görmeye devam ediyordu. intikam almaya kararlı olan sihirbaz, tellallar bağırtıp dünyanın en çirkin, en gudubet acuzesini buldu ve bir ressama kadının resmini yaptırdı. resmi bir odaya koyup gece gündüz aydınlık kalması için üstüne bir fener astı ve tam önüne de, o sihirli gözü koydu. sonunda o nankör adam, ömrü boyunca bu gudubet, çirkin acuzeyi seyretmek zorunda kaldı ki, bu da kör olmaktan bin beter bir şeydi.