oscar wilde: bir fanatiğin en büyük ahlak bozukluğu içtenliğidir.
alexander pope: inanç biçimleri için bırak da görgüsüz fanatikler savaşsın. hayatı doğru olanın yanılması imkansızdır.
michael shermer: david koresh, l. ron hubbard, joseph smith, isa, musa ne fark eder? hepsi de onların iddialarını abartan fanatik müritler edinmiş, hayatlarını mitleştirmiş ve sözlerini ilahileştirmiş, egoist, yanılgı dolu karakterlerdi.
ernestine rose: bize dinin doğal olduğu; tanrı'ya duyulan inancın evrensel olduğu söylendi. ilginç ve kanıtlanabilir bir gerçek ise, tüm çocukların ateist olduğu ve eğer din zihinlerine aşılanmazsa bu şekilde kalacaklarıdır.
alexander cockburn: din takıntısının yerleştirilmediği çocuksu zihinler her türlü zehirlenmeye oldukça açık oldukları için, incil ve kuran'ı her kütüphanenin rafından kaldırarak etkilere açık gençliği güvenceye almalıyız. böyle bir temizlik harekatı avrupa aydınlanmasının köklerine dönmemize olanak verecektir.
thomas edison: en büyük sorun, vaizlerin altı-yedi yaşlarındaki çocukları etkilemeleri ve onları neredeyse hiçbir işe yaramayan bir hale getirmeleridir. tedavi edilemez ölçüde dindar; birçok kişinin zihinsel koşullarını tarif etmenin en iyi yöntemi budur: tedavi edilemez ölçüde dindar.
sigmund freud: din insanlığın evrensel saplantılı nevrozudur; tıpkı çocukların saplantılı nevrozları gibi, ödipal kompleksinden, babayla kurulan ilişkiden türemiştir. medenileşmiş bireyin çocukluğundan olgunlaşma dönemine varıncaya dek geçirmek zorunda olduğu nevrozlarla paraleldir.