22.04.2022

işeyen kalabalığın görünümü

federico garcia lorca


erkekler yalnız kaldı
son geçen bisikletlerin hızını gözlüyorlardı
kadınlar yalnız kaldı
japon yelkenlisinde bir çocuğun ölmesini bekliyorlardı
erkeklerle kadınlar yalnız kaldılar
can çekişen kuşların açık gagalarıyla, düşlere dalarak
yeni çiğnenmiş kurbağayı
delip geçen sivri şemsiyeleriyle
güdük su ağızlarının altında
bin kulaklı bir sessizliğin
ayın şiddetli saldırışına
direnen dar sokaklarda
ağlıyordu yelkenlideki çocuk, yürekler paralanıyordu
her şeyin tanıklığından, uyanıklığından kaygılı
hâlâ kara kara işlerin kaldığı göksel kaldırımlarda da
karanlık adlar, nikel ışınlarla tükürükler haykırıp durduğu için
son iğneyi çaktıklarında susması önemli değil çocuğun
pamuk taçyapraklarında yelin rotası da önemli değil
bir ölüm dünyası vardır çünkü, kendilerini kemer altlarında gösteriverecek
ağaçların arkasında kanınızı donduracak, değişmeyecek denizcileri olan
boştur aramak yolda, gecenin
yolculuğunu unuttuğu girintiyi
pusuda beklemek, paçavrasız
kabuksuz, ağıtsız bir sessizliği
örümceğin minicik şöleni bile çünkü
bütün göğün dengesini bozmaya yeter
ne japon yelkenlisindeki iniltiye çare bulunur
ne de dörtyol ağızlarında ayağı takılan bu gizli kapaklı adamlara
kökleri hep bir yere toplamak için kuyruğunu ısırır kır
otların arasında sürü, doyundurulmamış, uzanmak özlemini arar
ay ışığı, polis memurları, transatlantik düdükleri
kıldan, dumandan ev yüzleri: şakayıklar, çamsakızı eldivenler
gece içinde her şey kırık, her şer yırtık
sessiz, korkunç bir çeşmenin
ey baylar, ey kadıncıklar, ey askerler
budalaların gözlerinde yolculuk etmek gerekecek
gözü kamaşmış uysal kobraların tısladığı açık alanlarda
en serin elmaları üreten kurganlarla dolu topraklarda
gelsin diye ölçüsüz ışık
korktuğu varlıklıların büyüteçlerinin arkasında
bir yanı zambak bir yanı fare bir tek vücudun kokusu
bir iniltinin çevresinde işeyebilen bu kalabalığın yanması için
yahut hiç tekrarlanmayan dalgaların yuvarlandığı ince kadehler içinde