goethe
benim bütün şiirlerim gerçekliğe dayanır, bana şiir yazdıran şey gerçek bir olaydır; bundan dolayı şiirimin esası ve temeli sağlamdır. konusunu hayal gücünden almış şiirler bana hiçbir şey ifade etmez.
yaşanan her günün hakkını vermek lazım; şairin aklından geçen duygu ve düşüncelerin her gün kaleme alınması gerekir.
şair, özelliği olan bir şeye değinmelidir ve eğer bu sağlıklı bir konu ise şair bunda evrensel olanı anlatmış olur.
sadece kendi sınırlı duygularını ifade ettiği sürece, o bir şair sayılmaz; ama dünyayı tanıyıp dile getirmeyi başardığı zaman, o bir şairdir. hiçbir zaman tükenmez ve hep yeni kalır; aksi durumda ise öznel şair kendi iç dünyası ile ilgili şeyleri kısa bir zaman içinde ifade eder ve sonunda yaptığı işte başarısızlığa uğrar.
bir şairin çok yönlü bilgiye sahip olması gerekir; çünkü dünyada olan her şey onun kullanması ve ifade etmeyi bilmesi gereken birer malzemedir.
gerçeklikte şiirsel bir yan olmadığı söylenemez; işte tam da bu noktada sıradan bir olaya ilginç bir yön kazandırmak için şairin yeterince zeki olmasına gereksinim duyulur. gerçeklikten alacaklarımız; motifler, ifade edilmesi gereken konular ve asıl özdür; bunlardan güzel ve canlı bir yapıt ortaya koymak ise şaire düşer.
bizim genç şairlerimizin çoğunluğunun, yeterince öznel olamamalarından ve nesnel olan şeydeki konuyu bulup çıkarmayı bilememelerinden başka eksikleri yok. yapıp yapacakları kendilerine benzeyen, kendilerinin hoşuna giden konuları bulmak; konuyu şiirsel bir konu olduğu için ele almalıdırlar, kendilerine ters gelse bile.
şairler, sanki kendileri hasta, tüm dünya da hastaneymiş gibi, akıllarına gelen her şeyi yazıyorlar. hepsinin sözünü ettiği şey, çektikleri acılar, dünyanın sıkıntıları, öbür taraftaki mutluluklar ve hepsi de mutsuz olduğu için birbirlerini daha büyük mutsuzluklara sürüklüyorlar. aslında bize yaşamın ufak tefek sıkıntılarını dengelemek, insanı dünya ve kendisi ile barışık hale getirmek için bahşedilmiş şiiri kötüye kullanmaktan başka bir şey değil bu. ama şimdiki nesil gerçek güçten korkuya kapılıyor, huzuru ve şairane duyguları zayıflıkta buluyor.
şiirimin nesnelliğini büyük dikkatime ve görme egzersizlerime borçluyum; bu yolla oluşan birikime çok önem verdiğimi de söylemeliyim.