
varlığın, ölümün zavallı yalınlığından kaçmayı sağlayan dürüstlükten uzak yanları, çoğu zaman yalnızca ilgisiz bir bilinç aydınlığında ortaya çıkar: trajik olanın bile iddiasız olduğu bu uzak sınırlara, yalnızca ilgisizliğin neşeli kötülüğü ulaşır. o da trajiktir; ama ezici değildir. özünde bir hayvandır; bu şaşırtıcı bölgelere genelde ancak kaskatı olarak ulaşırız.
düşüp düşmeyeceğimi, elimin tümceyi bitirmek için gereken gücü bulup bulamayacağını bilmiyorum; ama amansız istenç baskın çıkıyor: her şeyi kaybettiğimde ve ezeli bir sessizlik eve hakim olduğunda, bu masada bir kırıntı olan ben, burada, belki de yıkıntı haline gelen; ama ışıldayan bir ışık parçası gibiyimdir.
yalandan, duyarsızlıktan, dişlerin takırdamasından, anlamsız mutluluktan, gerçeklikten; körleştirici yaşamın reddedişin birikmesinden doğan en küçük parçası kuyunun dibinde, ölümün dişe dişliğinde; bu parçadan kaçıyorum, o diretiyor, alna şırınga edilen birazcık kan gözyaşlarıma karışıyor ve uyluklarımı yıkıyor; aldatmadan, yüzsüz cimriliklerden doğmuş en küçük parça; kendine ilgisizliği göğün yüksekliğinden daha az değil ve celladın, çığlıksız bırakan patlamanın katışıksızlığı.