8.07.2009

aktörlük üzerine aykırı düşünceler

denis diderot

aşırı duyarlılık zayıf aktörler meydana getirir; zayıf duyarlılık ortaya bir sürü kötü aktör çıkartır; duyarlılığın hiç mi hiç bulunmaması ise yüce aktörlerin yetişmesini mümkün kılar. 

adileşmiş bir ruhtan kovulan erdem, bir daha geri dönmez. 

yalnızca hakikat hoşa gider ve etkiler. bir sahne eserinin mükemmelliği, bir aksiyonu seyircinin kendisini o aksiyona bizzat katıyormuş sanmasını sağlayacak kadar tıpkı tıpkısına taklit etmesindedir.

hangi janrda olursa olsun, şaşmaz bir orta hallilikten sakınınız.

daha iyi, iyinin düşmanıdır.

bir erkeğin bir damla gözyaşı, bir kadının bütün ağlamalarından daha çok etki yapar.

en iyi kalite şarap bile, fermantasyon sırasında ham ve kekredir; ancak uzun bir süre fıçıda kaldıktan sonra tadına doyulmaz hale gelir.

maddi ve manevi dünya tek bir dünyadır.

tiyatroda da tıpkı toplumdaki gibidir işler. toplumda bir kadının hafifmeşrepliği, ancak bu kusurunu örtecek kadar yeteneği ve başka meziyetleri olmadığı zaman yüzüne vurulur.

insan cellat olduğu için zalim olmaz, zalim olduğu için cellat olur.

hakiki büyüklüğün imajı asla gülünç olamaz.

ihtirasın kendisinin yapamadığını, iyi taklit edilmiş bir ihtiras yapar.

derler ki, komedyenlerin hiçbir karakteri yoktur; çünkü her türlü karakteri oynaya oynaya, doğanın kendilerine vermiş olduğu karakteri kaybeder ve tıpkı hekimin, cerrahın ya da kasabın zamanla katı yürekli olmaları gibi, sahteleşirler. sanırım, burada neden, sonuç olarak alınmaktadır; bence, asıl, hiçbir karakterleri olmadığı içindir ki, komedyenler bütün karakterleri oynayabilmektedirler.