pascal
küçük şeylerin üstesinden geldiğimizden, onları ele almaya daha ehil olduğumuza inanırız; oysa hiçliğe ulaşmak da bütüne ulaşmak kadar zordur. ikisi için de sonsuz kapasite gerekir.
hayali varlığımız olmadan asıl varlığımızla tatmin olmamamız ve biri için diğerinden sürekli feragat etmemiz, öz varlığımızdaki hiçliğin bir büyük göstergesidir.
ne zaman kendisine bağlanıp tutunacak bir dayanak noktası bulduğumuzu düşünsek, onun da sarsıldığını ve bizden uzaklaştığını görürüz. onu takip edecek olursak elimizden kayıp gider, sonsuza kadar bizden kaçar. bizim için sağlam kalan hiçbir şey yoktur. bu, doğal durumumuzdur; ama eğilimlerimize en çok ters düşen durum da budur. çıktığımızda sonsuza erişebileceğimiz bir kule inşa etmek için sağlam bir zemin ve dayanıklı bir temel bulma arzusuyla yanıp tutuşuyoruz. fakat bütün temeller çatırdıyor, altımızdaki toprak yarılıp uçurumlara dönüşüyor.
işte gerçek halimiz budur: kesin bilgiye de mutlak cehalete de sahip olamayışımızın sebebi budur. geniş mi geniş bir alanda, daima kararsız ve başıboş bir halde oradan oraya sürüklenip duruyoruz.