alberto manguel
aby warburg 13 haziran 1866'da hamburg'da doğmuştu. banker yahudi bir ailenin en büyük oğluydu. fotoğraflarında kısa boylu, etkileyici koyu renk gözleri olan utangaç bir adam olarak görülür.
hem yahudi ortodoksluğunu hem de aileden gelme bankacılık işini benimseme konusunda babasının isteklerine kulak asmayan warburg'un başı uzun süreli endişe ve melankoli nöbetleriyle dertteydi. rahatlamak için dünya deneyimini kitaplarda aramaya koyuldu.
kitaplara ve resimlere olan tutkusu çocukluk yıllarında başlamıştı. kardeşleri onu hep kitaplarının arasında, karşısına çıkan her kağıt parçasını -aile ansiklopedisini bile- okuyan biri olarak hatırlıyorlardı.
warburg için yalnızca okuma değil kitap toplama da yaşamsal bir gereksinime dönüşmüştü. 13. doğum gününde babasının mesleğini de ailesinin dinini de sürdürmemeye kararlı bu doymak bilmez delikanlı, küçük kardeşi max'a veraset hakkını devretti. ailenin büyük oğlu olarak aile şirketine girme ayrıcalığını, isteyeceği bütün kitapları ona satın almasına karşılık max'a aktardı. on iki yaşındaki max da bunu kabul etti. o günden başlayarak vefakar max tarafından karşılanan fonlarla satın alınmış pek çok kitap warburg'un kütüphanesinin temelini oluşturacaktı.
warburg'un ergenlik yaşlarında toplamaya başladığı, 1909'da hamburg'da heilwigstrasse'deki yeni evine aktardığı kütüphane her şeyden önce kişisel bir kitaplıktı, kendine özgü benzersiz bir kataloglama sistemine göre kurulmuştu.
yalnızca kitaplar mı? warburg resimler için de etkileyici bir belleğe sahipti; ikonografik bağlantılardan ördüğü karmaşık desenleri, kaleme aldığı bölük pörçük deneme yazılarına yaymaya da çalışmıştı. warburg'un hayalindeki kütüphane her şeyden önce çağrışımlar birikimiydi; her çağrışım yeni bir resme ya da metne kapı açan bir çağrışım yapar ve çağrışımlar okuyucuyu ilk sayfaya döndürene dek bu böyle sürüp giderdi. warburg'a göre her kütüphane döngüseldi.
1914 baharında meslektaşlarının isteklerine boyun eğen warburg, kütüphanesini bilim insanlarına ve bilimsel araştırmalara açmaya, aynı zamanda öğrencilerin hamburg'a gelip çalışmalarına olanak tanıyan burs sistemini kurmaya karar verdi. ancak 1. dünya savaşı geçici olarak bu planları durdurdu.
zamanın umutsuz ve kargaşa ortamında, çocukluğundan beri aralıklı olarak endişe ve depresyondan muzdarip warburg kendi ruh haliyle dünyanın içinde bulunduğu durum arasında tatsız bir uyum kurmuştu. çağdaşlarından biri, carl georg heise, "hassas sinirleri başkalarının tamamen sağır kaldığı yeraltı titreşimlerini bir sismograf gibi çoktandır kaydediyordu." diye yazmıştı.
1920'de, nietzsche'nin de tedavi gördüğü, isviçreli doktorlar otto ve ludwig biswanger'in kreuzlingen'deki ünlü kliniğine yatırıldı. 1924'e dek kaldı orada. "neden" diye sormuştu o zaman, "kader, yaratıcı bir insanı sonsuz huzursuzluğa mahkum eder; ister cehennemde olsun ister arafta ya da cennette, onu zihinsel yetişme tarzını seçmeye zorlar?"
warburg 1924'te klinikten taburcu olduğunda daha önce bu konuyu konuştuğu fritz saxl'ın, ailesiyle anlaşıp kütüphaneyi sonunda planlandığı gibi araştırma merkezi haline getirdiğini öğrendi.
warburg'un bitmemiş ve bitirilecek gibi olmayan projesi mnemosyne adını verdiği büyük ikonografik bir atlastı; bağlantılar örgüsü boyunca planı çıkarılmış uçsuz bucaksız resimler koleksiyonuydu bu, bilim adamının izini sürmüş olduğu yollardı.
aby warburg 1929'da 63 yaşındayken öldü. 1933'te hitler'in reich şansölyesi olmasının ardından warburg kütüphanesi, memurlarıyla birlikte ingiltere'ye taşındı. 600 kutu dolusu kitapla mobilya ve araç gereç deniz yoluyla londra'ya nakledildi ve üç yıl sonra londra üniversitesi bünyesine alındı. 1944'te bu üniversitede warburg enstitüsü kuruldu.