12.08.2009

hikayeler

cervantes

benden daha fazla yeteneği olduğunu düşünmediğim komşumun benden daha iyi şartlarda yaşıyor olduğunu görmek insana dokunur.

her şey satılır ve her şey satın alınır.

zenginlik, ona sahip olmaya alışık olmayan veya onu kullanmayı bilmeyen kimselere yoksul bir insanın yoksulluğu hissettiği kadar ağır bir yüktür.

güzellik, insanın içinde uyuyan iyiliği uyandırır.

taze aşıkların tutkuları, insanın iradesini zorlayan delice hazlar gibidir. irade, uzak durulması gereken yasakları çiğneyip kendini kaybetmiş bir şekilde arzuladığı şeyin peşinden koşar. gözleriyle cennete ulaştığını zannederken kendini kederin cehenneminde bulur. arzu ettiği şeyi elde ettiğindeyse ona kavuşmanın verdiği rahatlıkla hevesi azalmaya başlar.

insanın düşemeyeceği hiçbir yükseklik yoktur.

şiir; temiz, onurlu, ölçülü, inzivaya çekilmiş ve kendini ağırbaşlılığın en tüksek sınırları içerisinde tutan güzel bir kadın gibidir. o, yalnızlığın dostudur; pınarlar ona eşlik eder, çimenler onu avutur, ağaçlar onu yatıştırır, çiçekler neşelendirir ve bunun sonunda şiir kendisiyle kalanlara bir zevk ve bilgi verebilir.

en özgür iradeyi bile saçından tutup yere çalmak, güzelliğin en büyük ayrıcalığıdır.

çünkü aşk ile krala
aynı tahtta yer yoktur

yaşı genç olan insanlarda kararsızlık, zenginlerde gurur, küstahlarda kibir, güzellerdeyse hor görme vardır. bütün bunlara sahip insanlardaysa bütün kötülüklerin anası olan aptallık vardır.

güzelliğin gücü vardır. kendisine bakan ya da kendisini tanıyanların arzularını bir anda peşinden sürükler ve ruhu, alevin kuru barutu kolayca yakması gibi, şiddetle yakar.

saygı görmek, her zaman güzelliğin bir ayrıcalığı olmuştur.

diline hakim olmaya bak; insan hayatının en büyük kötülükleri dilden gelir.

tevazu bütün erdemlerin anasıdır, temelidir ve o olmazsa erdem diye bir şey olamaz. tevazu kusurları düzeltir, güçlükleri yener ve bizi daima şerefli amaçlara ulaştırır. düşmandan dost yapar, hiddeti yumuşatır ve kibrin yüksek bakışlarını indirir.