ece temelkuran
kurban için en acı şey suçun reddedilmesidir.
bu topraklar böyledir. hatıraları, unutmak üzerinedir. herkes kendi günahını unutur; ama kimse alacağı intikamı unutmaz.
"zalimle aynı sofraya oturmadan ve hayatı hep dünyaya yeni gelmiş bir çocuk gibi hayretle yaşayarak.. ermeni halkı bunu yapmaya çalışıyor."
kurban, anlatarak iyileşir. anlatmak iyileşmektir.
"ararat.. ulaşamadığımız bir dağdır ararat. biz ondan uzak kaldıkça güzelleşen. hepimizin kalpleri onun dibinde gömülüdür. küçük hanım, ararat sizin için bir yükseklik meselesidir. bizim içinse bir derinlik meselesi!"
yara, en canlı yeridir gövdenin. hareket oradadır. can, tam yaradadır. biz, yani kimilerimiz, kan gibiyiz. yaranın olduğu yere doğru akıyoruz. başka türlü akmayı bilmiyoruz. bizim için hayat orada. dünyanın canı neresinden yanıyorsa başkent orası.
bütün korkularımız arasında biz, en çok birbirimizden korkarız. biz, birbirimize değeceğimiz yerlerimizde şüpheci ve saldırgan uç beyleri besleriz. birbirimize değmeye yarayan derimizde ve dilimizde teyakkuz halindeyiz. derimizde ve dilimizde beslediğimiz uç beylerimiz, beslendikçe semiriyor, semirdikçe ülkelerini ve barbarlıklarını genişletiyorlar içimize doğru. biz artık şüphe, korku ve öfkeden müteşekkiliz.
herkes toprağının kaderini sırtında mı taşır? yoksa bu sadece bizim lanetimiz mi?