kemal tahir
ağrıyan diş kerpeteni görünce siner.
kovulduğu yere gitmek, ite mahsustur.
kırk yıl günahkar, bir yıl tövbekar, denilmiş.
bir abam var atarım, nerde olsa yatarım.
yiğit çoban kurdun nasibini keser.
sükut ikrardan gelir.
kısır karı insafsız olur.
bekir böyle hareketsiz oturmaktan sıkıldı. aslına akıl erdiremediği ne kadar korkunç şey varsa, koyun kılığına girip çobanları dolaştıran azıtmacı'yı, karı gibi seslenip adamın başını belaya sokan sarı kedi'yi, cinleri, perileri, bir bir hatırlamaya başlamıştı.
bire yirmi verir yanmış arazi.
ben güzelim diye yüksekten uçma
indirirler seni, el yaman olur
siyah zülüflerin gerdana saçma
eser sabah yeli, yel yaman olur
sofrada yemek, yatakta karı beklenmez.
yiğitlikte, filanca yaptı demek yoktur.
bahtsız herif, ömründe bir kez hovardalığa gider; o gece ay erken doğar.
öfkesinden yedi düvel sakınır
allah'tan kavidir beli dersim'in
hükümet işiydi, olurdu böyle şeyler.. bugün bakarsın, seni, çıkarmış ipe vermiş, yarın bakarsın, esinti değişmiş, vezir dikmiş.
"aklı yok bu yeni vali paşamızın" desem, edepten dışarı.. "var" desem, yokluğu meydanda..
itle boğuşmaktansa çalıyı dolanmak yeğdir.
sen bizim rezil köylümüzü bilmez misin? yıkmaya vardır da yapmaya hiç yoktur. taşıyıp getirmede birini bulamazsın, çarpıp savuşmakta hastası sakatı yumulur.
halime'yi samanlıkta bastılar
bastılar da, şalvarını gül dalına astılar
kırk gün taban eti, bir gün av eti, denilmiştir.
dervişlik, uzaktan bakana rahattır, giyindin mi, kara cübbe ateşten gömlek kesilir.
erkeğin nefsi bir, karının nefsi on, demişler.
kürklerin padişahı kakımdır. çünkü bit tutmaz.
hızır peygamber'in başparmağı kemiksiz olur.
hey koca istanbul.. hal sahibi bir memleket vesselam! üzerine gündüz akşama kadar lanet yağar, gece sabaha kadar nur dökülür. neden? çünkü peygamberlerden beriye bütün evliyalar, toprağında gömülü..
kara cübbe altında ne yiğitler dolaşır.
zaman sana uymazsa sen zaman uyacak değil misin?