osho
cehennem ateşi üzerine verdiği vaazlarla ünlü bir rahip mahalleden ayrılıyordu. yaşlı bir bayan yanına geldi ve "peder, ayrıldığınız için üzgünüm. siz gelene kadar günahın ne olduğunu bilmiyorduk." dedi.
psikologlar hayatın yüzde doksan sekizinin kaçırıldığını söylüyorlar. yüzde doksan sekiz. sadece yüzde iki yaşanıyor. çünkü pencerenin çerçevesi bundan daha fazlasına izin vermiyor. pencereyi kır, çerçeveyi kır. onu yak!
senin hinduizm'in, senin hristiyanlık'ın, senin jainizm'in; yak onları! ve onların dışına çık. eğer sen tüm ideolojilerinin, önyargılarının, davranışlarının dışına çıkabilirsen bütünleşeceksin.
genç yönetici, ofisine girdiğinde çekici sekreterini sıcak bir şekilde selamladı. evrak çantasını masasının üstüne fırlatırken, "günaydın marge, dün seninle ilgili bir rüya gördüm". bununla gurur duymasına rağmen mesafeli davranmayı istediğinden, sakince sordu, "ha, beni mi?" "hayır," dedi patronu. "erken uyandım."
bir sabah sarhoşun biri, sahilde bir adamın şınav çektiğini görmüştü. sarhoş, adamın etrafında dolaştı, bir oradan bir buradan, yakından baktı. ve en sonunda, "böylesi mahrem bir şeye müdahale etmemeliyim ama size şunu söylemek zorundayım ki kız arkadaşınız gitmiş."
insanlar hiçbir anlayışa sahip olmadan yaşıyor. bu yüzden ne yaparlarsa yapsınlar bir felaketle sonuçlanıyor. yeryüzünde aşkın insanı yaratmadığımız sürece fazla bir umut yoktur.