8.10.2009

merhaba anadolu

halikarnas balıkçısı

ispanyolların dans ederken "ole" diye bağırmaları, eski ispanya araplarının "allah" nidası idi.

latincede "diana tapınağı" da denilen efes'teki artemis tapınağı, hem dünyanın yedi harikasından biri, hem iyoniyen mimari üslubunun başlangıç ve prototipi hem de dünyanın ilk bankası olmakla ünlüdür.

eski dünyanın en garip bankaları iskenderiye bankalarıdır. oralarda hava sıcak ve gündüzleri rüzgarlı olduğu için bankalar gündüzleri açılmıyordu. güneş batınca bankalar açılıyor, ışıklar yanıp işe koyulunuyordu. çoğu kez geceleri rüzgar kesildiği için limanın dışında volta vurup duran gemiler limana girerek demir atabiliyorlardı. işte gelen gemiler ve gemilerin getirdiği ticari eşya dolayısıyla bankalar da işlem yapıyordu. şafak sökerken bankaların ışıkları söndürülür, kapıları kapanırdı.

günümüzün 300 sayfalık kitabı papirüs üzerine yazıldı mıydı, meşin kova ya da çantaların içindeki papirüsleri taşımak için hiç olmazsa altı kişi gerekirdi. oysa şimdi 300 sayfalık kitabı cebimizde taşıyabiliriz.

bodrum'da dişi melengeçlere ve yabani sakızlara antep fıstığı aşılandı. güzel oldu. fakat döllendirici erkek ağaçlar bulunmadığı için ürün dane yapmadı. gaziantep teknik ziraat müdürlüğü'ne mektup yazarak erkek fıstık aşısı istedik. oradan "erkeği yok" diye cevap geldi. bu ağacın diyoyik olduğu tamamen anlaşıldıktan sonra teknik ziraat müdürlüğü'nün bunu bilmemesine imkan yoktu. anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi, halk bulunduğu yerin ürününü başkasına kaptırmak istemez. o ürünü yalnızca kendisi yetiştirip satsın ister. buna büyük bir kıskançlıkla dikkat eder. işte aldığımız cevap da bu kabildendi. oysa anadolu'nun sadece bir ya da birkaç bölgesi değil, bütün bölgeleri bu fıstığı yetiştirse fiyatlarına pek etki etmez. çünkü yeryüzünde antep fıstığı yetiştirilebilen yerler pek sınırlıdır.

anofel ya da küleks insanın derisini delince o deliğe tükürür. o tükürüğü sivrisineğin ağzına açılan iki salgı bezi sağlar. tükürük deriyi yakar, tahriş eder. ve bu yakıcı madde iğnenin açtığı deliği genişletir. kanın pıhtılaşmasına da engel olur. kan iyice sulanır. sivrisinek, saman çöpüne benzeyen hortumunu deliğe sokar, birkaç yutkunuş ya da sömürüşte, lastik gibi olan arka kısmı pembe bir balon gibi şişer. ve sivrisinek zümrüt gözlü, yakut kıçlı bir mücevhere döner. kurbağa yavrularını andıran "sporozoa"lar kanın yuvarlarına çırpına çırpına girerler. bunlar o yuvarlar üzerinde ürerler. yuvarları yerler. işte insan o zaman esnemeye, üşütmeye, titremeye başlar. artık hapı yutmuştur o adam.