6.10.2009

nasıl bir demokrasi istiyoruz?

server tanilli

devlet, egemen sınıfın kendi ayrıcalıklı durumunu sürdürebilmek için çoğunluğa karşı verdiği mücadelede bir araçtır.

demokrasi, geri kalmış ülkelerde, halkların gerçek çıkarlarının bilincine varmalarını sağlayan en güvenli yoldur.

yeni bir anayasaya gidilirken siyasal iktidar, tarihsel gelişme çizgimize uygun biçimde kurulmalıdır; temel karar verme yetkisi meclise verilmelidir. parlamenter rejimin mantığı bunu gerektirdiği gibi, cumhurbaşkanının saygınlığı adına da gereklidir bu. olur olmaz ortaya çıkıp ağzına geleni söyleyen bir cumhurbaşkanı imajı hiç de hoş değildir ve 12 eylül sonrasının bir öğrettiği de budur. özgürlükler sağlam güvenceler altına alındıktan sonra, güçlü bir parlamentodan korkmak için neden yoktur. öte yandan, hem toplumda çeşitli görüşlerin parlamentoda temsil edilmesine olanak sağlayacak hem de sağlam bir meclis çoğunluğu yaratacak bir seçim sistemi yaşamsaldır.

yargıcın hiçbir etki ve baskı altında kalmadan; hukuk, kanun ve vicdanından başka kimseden ve hiçbir makamdan emir, talimat, genelge ve tavsiye almadan işlevini yapması, birey ve toplum için yaşamsaldır.

12 eylül, çağdaş tarihimizin en korkunç gericilik hareketlerinden biridir.

"türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehlikeler ortada. halkımızın cehaleti ortada. o zaman bu ülkeyi atatürk ilkelerinden saptırmaya kalkan bir lider, isterse sandıktan çıksın, oyların tamamını alsın; bizi aşamaz. bunu kabul edemeyiz. halkı aldatabilirler, bizi aldatamazlar." (bir subay)

milliyetçilik, belirli bir sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir ilke olup tüm insanlığın ortak çıkarlarını gözeten ilkeler arasında değildir.

tekelci aşamaya varmış olan burjuvazi, özü bakımından demokrasi aleyhtarıdır, gericidir, halk düşmanıdır ve günden güne belirginleşmektedir bu niteliği.

türkiye'de tekelci burjuvazi, demokrasiye saldırıp zorbalığını dayatmada daima iki araç kullanmıştır: "komünizm düşmanlığı" ve "kürt düşmanlığı". işçi sınıfının iktisadi, siyasal ve sosyal istemleriyle örgütlenme girişimleri, her zaman komünizm suçlamasıyla engellenmiştir; kürt halkının ulusal demokratik istemleri de bölücülük suçlamalarıyla.

"gerçeğin şimşeği, düşüncelerin çarpışmasından doğar."

"başka halkları ve ulusları ezen uluslar özgür değildir." kürt halkının varlığının yadsındığı, diline ve kültürüne ambargo konulduğu, iktisadi ve sosyal bakımdan mahrumiyet içinde tutulduğu, yurttaşlık hakları tanınmadığı, özümlemeci ırk ayrımı politikalarıyla ezildiği ve sömürüldüğü sürece, türkiye'de tek bir aydın, tek bir sanatçı ve tek bir bilim adamı "özgürüm" diyemez.

kürt halkını sevmeyen ve onun ulusal demokratik haklarına saygılı olamayan türk, demokrat değildir.

bugün türkiye'de yurtseverlik, şoven milliyetçiliğin tekeline girmiştir. aslında sırılsıklam demokrasi ve halk düşmanı olan akımlar, yüzlerinde yurtseverlik maskesiyle dolaşıyorlar. kimdir gerçek yurtsever? emperyalizme karşı çıkan, kendi halkının özgürlük ve mutluluğuna gönül vermiş kişi. onun defterinde dünya halklarına düşmanlık yoktur, kürt halkına düşmanlık hiç yoktur. işi, üstelik ırkçı milliyetçiliğe döküp, kürt halkına yönelik baskıcı politikayı, uygulamak ne kelime, aklından geçiren insan yurtsever değil, düpedüz yurt düşmanıdır. bugün türkiye'de demokrasi mücadelesinin önündeki en önemli görevlerden biri de, işte bu zorbalığa dayalı sahte yurtseverliğin maskesini indirmek ve gerçek yurtseverliği egemen kılmaktır.