murathan mungan
yolun çözmediği hiçbir şey yoktur.
onu her gördüklerinde "söyle bakalım, çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" diye sorarlarmış. o da her seferinde "her ikisi de" dermiş. "ama bana soracak olursanız, en iyisi okuyarak gezmektir." diye de eklermiş.
insanlar eskiden kaybolmaktan bu kadar korkmazlardı. kaybolmanın insanı zenginleştiren serüvenlerine olanak tanırlardı; yazık, bazı şeyleri kaybolmadan öğrenemez ki insan!
yolculuklar yerküreyi birbirine yaklaştırır. insanları birbirine yaklaştırır. insanı kendine yaklaştırır.
büyük yolculuklar, büyük kopmaları göze alan yalnızlar içindi. hep öyle olmuştu. sanki kasabalarda, şehirlerde oturup alçak gönüllü, sıradan bir yaşam sürdürenler hayatı yaşıyor, bendag gibi bir yere tutunamayan şairler de hiç sahip olmadıkları ya da dışına sürüldükleri hayatı oradan oraya savrularak şiire ve sanata dönüştürüyorlardı.
bir yolcu, yolda her şeyi görmez. yolu her şeyde görür. her şey bir yoldur çünkü.
hiçbir yerde huzur bulmamak bazılarının kanında vardır. hiçbir yeri yurt tutamaz böyleleri. kanları hep başka yerlere akar. onları hayallerinin ardından gider sanırsınız çoğu kez; oysa sadece kanlarını kovalarlar.
insan önce kendi içinde kaybolur, adımlarının götürdüğü yerde değil.
felsefe yolda olmaktır. haritaların bir efsanesi, bir şifresi olur. haritalar gizleyerek söylemeye çalışırlar söyleyeceklerini.
boşluk dediğin de bir yoldur aslında; ama onu görebilmek için yolu bir boşluk olarak görmen gerekir.
asla aradığından fazlasını bulmaya çalışma. fazlasını ararsan, yolun bir anda umutsuzluk yolu olur, bulduklarını da göremezsin. göz açıkken kör olur.
önce gölgeler yola çıkar. sahipleri, sonuçları arkadan gelir.
büyük okyanuslara açılıyorsan, deniz büyücüsü olup köpek balıklarıyla birlikte yüzmeyi bileceksin.
çarenin olmadığı yerde yol çaredir.
iyi şairlerin kanında bir hayvan vardır. bilgelikle dizginlemeye çalıştıkları bir hayvan. çoğu kez şahlandırmakta da, yatıştırmakta da güçlük çektikleri bu gizemli hayvan yol gösterir onlara. yolda hayvanını kaybetmemeye bak!