sabahattin kudret aksal
kadınla erkeğin doğayla karşı karşıya kalışlarında o kendiliğinden suskunluğu, çokluk, kadınlar yırtar. bu, sadece bir zamanın değil, her zamanın kadınlarında böyledir.
kedilerin en sevdiğim huyu, uygarlığın başlıca koşullarından biri olan yerleşme duygusunu benimsemeleridir. bu hayvancıklar yeni bir eve taşındılar mı duramazlar, ne yapıp edip eski yerlerine kaçmanın bir yolunu bulurlar.
bir duyguyu, o duygu kiminle başlamışsa o anlar ancak.
insanların benden uzaklaşırken alıp götürdükleri, yaklaşırken de getirmedikleri bir şey vardı ki adını bulabilmek için neler vermezdim!
yeni doğmuş duyguları, düşleri, tazeliğini bozmadan, o ilk güzellikleriyle koruyabilsek nemize yetmez; ışıtıverir hemen günümüzü. ama bir şeytan var, şeytanımız. aksine bozuyor, çirkinleştiriyor onları. kötüleşiyor böylece, çok kez de elimizde olmadan, dostluklarımız, aşklarımız, sanatımız kötüleşiyor.
bir erkeğin en çok önem verdiği şey günün yorgunluğundan gece kolaylıkla sıyrılabilmektir.
küçük yalanlar kudurtur da kadınları, büyüklerine gıkları çıkmaz.