christopher nolan
işler düzelmeye başlamadan önce hep kötüye gider.
insanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.
ya kahraman olarak ölürsün ya da yeterince uzun yaşayıp bir haine dönüştüğünü görürsün.
bir işi iyi yapıyorsan asla bedava yapmamalısın.
peşine düşülmesi insanın net görmesini sağlar. kaybetmeye dayanamayacağı şeyleri düşündürür insana. ömrünün sonuna kadar kimle olmak istediğini.
bazı insanlar para gibi "mantıklı" şeylerin peşinde değildir. satın almak, korkutmak, anlaşmak ya da pazarlık etmek mümkün değildir. bazı insanlar sadece dünyanın yandığını seyretmek ister.
gecenin en karanlık anı şafaktan hemen öncedir.
şu anda sana ihtiyaçları var ama olmadığında cüzamlı gibi dışlarlar seni. onların ahlakı, yasaları kötü bir espri gibi. ancak dünyanın izin verdiği kadar iyiler. işler yolunda gitmediğinde şu medeni insanlar birbirlerini yer.
insanlar son anlarında gerçek yüzlerini gösterirler.
bazen gerçek yeterince iyi değildir. bazen insanlar fazlasını hak eder.
arabaları kovalayan bir köpeğim. arabayı yakalasam ne yapacağımı bilemem.
delilik yer çekimi gibidir. sadece hafifçe itmek gerekir.
çarpık zamanlarda, düzgün insanlar olabileceğimizi sandın. ama yanıldın. dünya acımasız. ve acımasız dünyanın tek ahlakı şanstır. tarafsız. ön yargısız. adil.
her şey plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. plan korkunç olsa bile. yarın basına, bir çete üyesi vurulacak ve bir kamyon dolusu asker havaya uçacak desem kimse paniklemez. çünkü plana uygun olur. ama küçük bir belediye başkanı ölecek desem herkes kafayı yiyor. biraz anarşi. mevcut düzeni sarsınca her şey kaosa dönüyor. ben kaosun elçisiyim.