bertrand russell
bizim allak bullak dünyamızda insanları yaşatma ve öldürme gücünü ellerinde tutanlar, sözde basın ve propaganda özgürlüğünün bulunduğu memleketler halkının hemen hepsini, insanlığın sağ kalmasını önemli gören her adamın deli olması gerektiğine inandırabilecek durumdadırlar.
baştakilerin, hiç değilse amerika'dakilerin gücünü ortaya koyan bir olay son derece ilgi çekicidir: hiroşima'ya bomba atan claude eatherly'nin başına gelenleri söylemek istiyorum. onun durumu, bugünkü dünyada bir insanın çok kez ancak yasayı çiğneyerek korkunç cinayetleri önleyebileceğini gösterir. kendisine, atacağı bombanın ne etkileri olabileceğini söylememişler. yaptığı işin sonuçlarını öğrenince dehşet içinde kalıyor. bu insan yıllarca atom silahlarının korkunçluğu üstüne dikkati çekmek için yasaya aykırı davranışlar gösteriyor ve böylece içindeki suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışıyor. çalışmasa bu duygunun ağırlığı altında ezilecek. baştakiler bu insanın deli sayılması gerektiğine karar veriyorlar ve ruh doktorlarının kurduğu bir komite, şaşılacak bir uyarcılıkla, bu resmi görüşün sorumluluğunu yükleniyor. yaptığına pişman olan eatherly deli sayılıyor.
eatherly'nin neden böyle davrandığını açıklayan bildirilerini okudum. bunlar kendisinin tam bir ruh sağlığı içinde olduğunu açıkça gösteriyor. ama yalancı bir propagandanın gücüne bakın ki hemen herkes, eatherly'nin aklını kaçırdığına inanmıştı. ben de buna inananlar arasındaydım.