balzac
taşradan paris'e gelen küçük tacir, paris'ten taşraya her zaman birtakım yeni fikirlerle geri döner. sonra bu fikirleri, içine daldığı ve yenilik arzularını yok eden taşra yaşamının alışkanlıkları içinde kaybeder. işte bu yüzden, eski dükkâncının içinde pekişen taşralılığa yeniden dönüşüyle, paris'in taşra illerini yavaş yavaş, art arda gelen yüzeysel değişimlerle etkilemeye başladığı görülür. böyle bir dönüşüm insanın ruh halini altüst eder. hiçbir perakendeci ruhu hasara uğramadan o sürekli gevezeliğinden sessizliğe ve paris'teki etkinliğinden taşra durağanlığına geçemez. bu girişken tipler bir miktar para kazandıklarında, bu paranın belli bir bölümünü uzun süredir düşledikleri bir tutku için harcarlar ve bu tutkunun içine istendiği zaman durdurulamayacak bir hareketin son salınımlarını boşaltırlar. saplantısı olmayanlar yolculuk yaparlar ya da yerel yönetimin siyasal işlerine atılırlar. bunlardan kimileri ava gider ya da balık tutar, çiftçileri ya da kiracılarıyla uğraşırlar. kimileri de baba rogron gibi tefeci ya da bilinmeyen niceleri gibi hissedar olurlar.