douglas kellner / michael ryan
insancıllaştırılmış ordu filmlerinin en bilineni an officer and a gentleman, 1940'lı yılların bakış ve üslubunu geri getiren bir filmdir. reklamlarında filme bir geçmiş zaman hikayesi havası verilmeye çalışılmıştır; ancak, geride kalmış ve çok daha masumca bir eril militer ethosun türsel biçim ve üslubuna geri dönme çabasının, içinde bulunulan anla bağlantısı apaçıktır. filmde, sapına kadar "sert erkek", serkeş ve motosikletli zack'in "centilmen bir subaya" dönüşmesi anlatılır. filmin "zor oyunu bozar" biçiminde özetlenebilecek bakışına göre, dinsizin hakkından imansız gelir. siyahi çavuş foley, bencilliğini bir kenara bırakıp takım ruhunu benimseyene kadar zack'e gaddarca eziyet eder. kadınlara kötü davranmaktan da vazgeçen zack, engelli koşuda yeni bir rekor kırmak üzereyken yarışı yarıda bırakıp bir kadın askerin yardımına koşar. insancıl ve hatta liberal (bütünleşmeci ve sözde feminist) duygular okşanırken, asıl amaç ordu kurumunu güçlendirmektir. zack'i yola sokup bir "centilmen" yapan şey aldığı askeri eğitimdir. zack, ordu benzeri geleneksel kurumlardan soğumuş bir genç kuşağı temsil eder. zack'in kimliğinde, bu kuşağın içine düştüğü yabancılaşmanın üstesinden gelişini, askerlik şerefi ve takım ruhu gibi değerleri kabullenişini izleriz. bu değişimin bedeli disipline, otoriteye ve gaddarlığa boyun eğmektir, ödülü ise özsaygı ve sevgidir. filmdeki aşk hikayesi gönül çelici ve rahatlatıcıdır; modern çağdan gerilere, bir zamanların hollywood filmlerindeki "ateşli aşklara" doğru geri çekilerek libidinal enerjiyi orduya yöneltir; filmden anlaşıldığına göre, "kızları" askerler kapmaktadır. aslında filmdeki aşk hikayesi, kadınların hayatta kalmasını genellikle bir erkeğe bağımlılığa endeksleyen, gerçek insani gereksinimleri karşılamaktan uzak bir toplumdaki pek çok işçi sınıfından kadının gerçek deneyimini resmeder.