elif şafak
hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur her zaman. ne varsa harap bir kalpte var.
dışadönük, kendini beğenmiş insanlara kıyasla içekapanık ve mütevazı insanların parıltısı daha azdır belki; ama böyleleri oksijen gibidir. varlıkları hemen anlaşılmasa da yokluklarında nefes almak zorlaşır.
eşyalarla ilişkimiz yanılsama üzerine kurulu. eşyaların sahibi olduğumuzu zannediyoruz. halbuki efendisi değil, sadece hikayesi vardır eşyaların.
ya aşırı kıymet verir ya da kıymet bilmeyiz.
elmas bir gözdür yürek. ve çizilmeyegörsün bir kere; artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.
bütün dinler, aynı denize akan ırmaklardır.
hayalgücümün geniş olduğunu söylerler. "saçmalıyorsun" demenin şimdiye kadar icat edilmiş en ince yoludur bu.
sorulması gereken "niçin tarih boyunca daha çok sayıda kadın şair ya da yazar çıkmadı" değil. esas soru, "nasıl oldu da o bir avuç kadın şair ve yazar bu şartlara rağmen gene de çıkabildi?"
aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
aşk nörokimyasal bir düzenektir. ve en sadık aşıklar da kuşbeyinlidir. eğer seneler sonra hala kocasına körkütük aşık bir kadın görürsen, bil ki belleği tıpkı bir kuşun belleği gibi çalışıyor.
en sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. aynı şekilde zengin, benzer biçimde mesut olanların yakınlıkları sabun köpüğü gibidir, uçar. ortak hüzünler, ortak arızalardır esas yakınlaştıran, yaklaştıran.
başlı başına bir dünyadır aşk. ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde.