cemil meriç
kaldı ki konuya damdan düşer gibi girmez bergson. bu parça da bir bütünün kolu veya kanadı. güzel olan o bütün. devam edelim:
"hayatın manası ne, niçin yaratıldık? bu konular üzerinde kafa patlatan filozoflar şu noktaya dikkat etmemişler: hayat, kendisi söylüyor bize niçin yaratıldığımızı, hedefe varıp varmadığımızı açıkça belirtiyor. mutluluk duyuyorsak vardık hedefe, haz demiyorum. haz bir tuzak. canlı varlık hayatını devam ettirsin diye böyle bir oyun icat etmiş, böyle bir yem bulmuş tabiat. haz, hayatın hangi yöne atılması gerektiğini bildirmez. oysa mutluluk daima bir fethin, bir zaferin, bir galibiyetin belirtisidir. hayat yeni bir başarı sağlamıştır. her mutlulukta bir zafer havası var. nerede mutluluk varsa, mutlaka bir ibda ("creation") var orada. ibda ne kadar zenginse mutluluk o kadar derin. çocuğunu seyreden anne, mutluluk duyar; onu et ve ruh olarak yarattığını bildiği için duyar bu mutluluğu. servet ve itibar mutluluk vermez insana, bir takım hazlar sağlar. düşüncesine biçim veren sanatçının, yeni bir keşif, yeni bir icat sağlayan bilginin duyduğu mutluluğu düşünelim. size bu adamların şöhret için çalıştıklarını, duydukları büyük mutluluğun uyandırdıkları hayranlıktan ileri geldiğini söyleyecekler. büyük hata! insan başarısından şüphe ettiği ölçüde övülmek ister, pohpohlanmak ister. gururun temelinde mahviyet vardır. emin olmak için takdir bekler sanatçı. vaktinden evvel doğan çocuğu pamuklara sararlar; sanatçı da eserinin hayatiyetinden şüphe ettiği için sıcak bir hayranlıkla sarıp sarmalamak ister onu. yaşayan, yaşayacak olan bir eser halk ettiğine inanan kimse metihleri ne yapsın? şöhret vız gelir ona. vız gelir, çünkü tanrısal bir mutluluk duymaktadır. demek her alanda hayatın gayesi: yaratış. insanın kendi kendini yaratması, kendini aşan bir varlık yaratması dünyadaki zenginliklere her an bir yenisini katması.."