pascal
beni dinin bilgisinden uzaklaştırır görünen bütün tezatlar, beni en çabuk şekilde gerçek dine yaklaştırdı.
bütün insanlar mutlu olmak ister. kullandıkları araçlar değişse de bunun istisnası yoktur. hepsi bu amaca yönelir. birinin savaşa gitmesi, öbürünün gitmekten kaçınması, farklı görüşlerin eşlik ettiği aynı arzudan ötürüdür. iradenin en küçük adımı bile sadece ve sadece bu amaca yöneliktir. gidip kendini asanlar da dahil, bütün insanların bütün eylemlerindeki saik mutlu olmaktır.
hepsi şikayet eder; prensler, uyruklar, soylular, sıradan vatandaş; yaşlısı, genci, güçlüsü, zayıfı, alimi, cahili, hastası, sıhhatlisi, bütün memleketlerden, bütün zamanlardan her çağdan ve mevkiden, herkes.
şimdiki zaman asla tatmin etmez, deneyimlerimiz bizi yanıltır ve ebedi doygunluk olan ölüme kadar mutsuzluktan mutsuzluğa sürükler.
bu hasretin ve bu acizliğin yüzümüze haykırdığı şey, insanın bir zamanlar gerçekten mutlu olduğu, şimdi ise sadece bu gerçek mutluluğun izini ve boş bir nişanesini taşıdığı gerçeği değil midir? bu boşluğu, boş yere etrafındaki şeylerle doldurmayı dener, elindekilerle tatmin olmayınca bunu başka şeylerin eksikliğine bağlar ve bu sefer onların peşine düşer. fakat hiçbiri sonuç vermez; çünkü bu dipsiz, sonsuz boşluğu sadece sonsuz ve değişmez olan, yani tanrı doldurabilir.
öyleyse heves ve gurur hastalığına derman bulmayı bize öğretebilecek din hangisidir? iyiliğimizi, görevlerimizi ve bizi onlardan saptıran zaafları, bu zaafların sebebini, bunları ıslah edebilecek çareleri ve bu çareleri elde etme yolunu bize hangi din öğretecek?