mendireğin orda durmuşlar konuşuyorlar
sesleri kuşlar kaldırıyor yapraklar döküyor
(kadınları kimbilir hangi zamanların)
hani bazen durur gibi olur ya dünya
çiçekler kurutmuşuzdur bir gün birlikte
bir defterde
öyle bir şeydir işte kadınlar
kim bilir ne zaman, nerde, birden
yaşamışızdır bir sesi
yanımıza bıraktıkları
ben senin krallığın ülkene yetiştim
ben senin krallığın ülkene yetiştim
kaldım gölge tanımayan güzelliğinle
her sabah büyüten denizimizi böyle
gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim
sen o çıktığım sularsın, zencim benim
denize bakan evler gibiydim seninle
dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle
beni şey et gülüşlerini bekleyeyim
sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun
vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara
güzelliğin balıkları gibi istanbul'un
şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış
yankımış denizlere öbür kadınlara
dünyada sizinle istanbul olmak varmış