elsa morante
faşizm sözcüğü yeni bulunmuştur; ama tarih öncesinden kalma, yozlaşmış, son derece üstünkörü; hatta insanımsıların benimsediği sistemden bile daha az gelişmiş bir toplumsal sistemin adıdır. böyle bir sistem, gerçekten, şiddet kullanma olanaklarını elinde bulunduranların, savunmasızlara -millet olsun, sınıf olsun, birey olsun- yüklenmesine, onları ezmesine dayandırılmıştır. aslında daha ilkel insanın ortaya çıkışından beri, dünyanın her yerinde tüm insanlık tarihi boyunca, bunun dışında başka bir sistem yaşayamamıştır. son zamanlarda, bu sistemin aşırı derecede iğrenç, çılgın ve budalaca, kentsoylu yozlaşmasından ileri gelen kimi parlamalarına faşizm veya nazizm adı verilmiştir; ne var ki, sistem olduğu gibi, her zaman ve her yerde geçerlidir. tarihin başlangıcından beri her zaman ve her yerde..
alt tarafı insanlık tarihinin tümü de, az çok örtülü bir faşizm tarihi sayılır. perikles'in yunanistan'ında olsun, sezarlarla papaların roma'sında olsun, hunların bozkırlarında olsun, aztek imparatorluğu'nda olsun, öncülerin amerika'sında olsun, diriliş italya'sında olsun, çarlarla sovyetler'in rusya'sında olsun.. her zaman ve her yerde özgürlerle köleler.. zenginlerle yoksullar.. satın alanlarla satılmışlar.. üsttekilerle alttakiler.. liderler ve sürüler.. kumandanlarla askerler.. sistem hiç değişmez. adı din olsun, tanrısal hak, yücelme, onur, maneviyat, gelecek olsun.. hepsi de takma adlar.. hepsi de maskaralık.. ama endüstri çağıyla bazı maskeler yerinde durmaz olmuştur. sistem dişlerini gösteriyor ve her gün, yığınların etine, gerçek adını ve unvanını dağlıyor. sistemin dilinde, insanlığa, hareketsiz madde anlamına gelen "yığın" adının verilmesi boşuna değildir. işte artık buyuz biz, şu zavallı hizmet ve çile maddesi, bundan bir hamur olursa, yılgın olur, hemen çözülüverir. imha kampları.. işte dünyanın yeni adı bulunmuş bile.. imha endüstrisi.. işte sistemin günümüzdeki gerçek adı! fabrika kapılarına tabela olarak bu adı asmalı.. ve okulların kapılarına ve kiliselerin ve bakanlıkların ve şirketlerin ve gökdelenlerin, neonla.. ve gazetelerin başlıklarına.. ve kitapların önsözlerine.. hatta devrimci denilen metinlere bile.. insan eti istiyorlar!
şu ünlü evrensel, sonsuz, yerleşik sömürü sistemi, özü itibariyle mülkiyetçidir. ister kişinin, ister devletin mülkiyeti olsun.. özü itibariyle ırkçıdır. özü gereği baskılarla, saldırılarla, istifalarla ve çeşitli savaşlarla kendini üretecek, kendini tüketecek, çoğalacaktır. bu kısırdöngüden çıkamaz. ve sistemin sözde "devrimleri" ancak ve ancak sözcüğün astronomik anlamında, yani bir çekim merkezi çevresinde dönen cisimlerin devinimi olarak algılanabilir. bu çekim merkezi hep aynıdır. iktidar. hep tektir: iktidar..
ırkmış, sınıfmış, vatandaşlıkmış, hepsi palavra bunların: iktidarların sahneye koyduğu hokkabazlıklar. o yaftalara ihtiyacı olan, iktidarın ta kendisidir: şu yahudi'dir, zencidir, işçidir, köledir.. başkadır.. bu düşmandır! hepsi de uydurma, asıl düşmanı gizlemek için, yani kendisini, iktidarı! dünyayı çılgınlığa götüren o büyük felaket kendisidir. insan tesadüfen yahudi doğar, tesadüfen zenci, tesadüfen beyaz doğar. ama tesadüfen insan doğmaz!
bilinçte ayrı ayrı bireyler yoktur. ve gerçekte, insanoğullarının biriyle öteki arasında hiçbir fark yoktur. beyazı karası, kızılı sarısı, dişisi erkeği, insan olarak doğmak demek, dünya evriminin en yüksek derecesine ulaşmış olmak demektir. insanın tek gerçek arması budur: bütün öteki armalar, onur payeleri ve rütbeler çirkin birer aldatmacadır, birer hezeyandır; boş laftır, saçmalıktır..
aldatmaca. tam papazlara, faşistlere göre. tanrıya, vatana, özgürlüğe, halka, devrime inançtan söz ederler ve tüm bu inançları palavradan öte bir şey değildir, kendi rahatları için uydurulmuştur, tıpkı madalyalar ve paralar gibi.
hepimiz, hepimizin içinde gizli bir ss var! bir burjuva! bir kapitalist! hatta belki bir piskopos da! karnavala gider gibi madalyalar takınmış, apoletleri saçaklı bir general! hepimizin! burjuvasının da, proleterinin de, anarşistinin de, komünistinin de! herkesin! işte bunun içindir ki mücadelemiz her zaman için, etkisiz bir eylemdir.. bir aldatmacadır.. bir sahte tanıktır.. gerçek devrimden kaçmak ve içimizdeki gericiyi koruyabilmek için sahte devrimler! "kendini kışkırtmalara kaptırma" demek, içimizdeki faşisti yok etmemize yardımcı ol demektir!
ben artık dünyayı beyazlarla siyahlara, faşistlerle komünistlere, zenginlerle yoksullara, almanlarla amerikalılara bölemiyorum.. bu sinsi ve aşağılık aldatmaca çok sürdü artık.. yeter!