hani bir gülümsemen vardır sanki istanbul
gözlerin gözlerimi bulur bulmaz
içimde bütün şehir atlıkarınca gibi
döner ha döner ışık renk ve pul
eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
ılık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini
görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir
bir kere bozulmasın racon
bıyığı terlememiş itler
sokakta yol keser artık
getirip akla çocukluktan bilinmez hangi soruları
kar gecesi uyandırır ölüme değgin korkuları
yalnızlık bir samanyoludur genişler düşüncede
ölümün yaklaşması hayatı değiştiriyor
tuhaf şey dünyaya nasıl yabancılaştım
oysa sevişmek güzel çalışabilmek iyi
fakültede boykot yarın sona eriyor
sınavlar belki de öbür gün başlayacaktı
ömründe bir kere olsun uçanlar
bir daha yeryüzüne dönmemeli
ya güneş yakmalı ya yıldırım
ya sıcak yağmurlarda erimeli
ölümdür bekleriz hükmü dünya bir duruşmadır sürer
ellerimizde yüreklerimiz vurulmuş kumrular gibi