1.07.2010

karanlık oda

chuck palahniuk

platon'a göre hiçbir şey öğrenmeyiz. ruhumuz o kadar çok hayat yaşamıştır ki, zaten her şeyi biliriz. öğretmenler ve eğitim bize sadece bildiklerimizi hatırlatır: sefilliğimizi.

rasyonel zihnimizin bastırılması, ilhamın kaynağıdır. ilham perisidir. koruyucu meleğimizdir. acı çekmek bizi rasyonel özdenetimimizden çıkarır ve ilahi kanalın içimizden akıp gitmesini sağlar. yeterli miktarda stres, iyi veya kötü, aşk veya acı, mantığımızı sakatlayarak bize başka şekilde asla sahip olamayacağımız fikir ve yetenekler bahşeder.

platon'a göre bizler karanlık bir mağarada zincirlenmiş olarak yaşarız. sadece mağaranın arka duvarını görebilecek şekilde zincirlenmişizdir. görebildiğimiz tek şey o duvarda hareket eden gölgelerdir. bunlar mağaranın dışında hareket eden bir şeyin gölgesi de olabilir, yanımıza zincirlenmiş diğer insanların gölgeleri de.

belki de her birimizin görebildiği tek şey kendi gölgemizdir.

carl jung çalışmasını "gölge çalışması" olarak adlandırdı. asla başkalarını görmeyiz, dedi. gördüğümüz tek şey onların üzerine vuran kendi özelliklerimizdir. gölgeler. yansımalar. kendi çağrışımlarımız.

eski ressamların küçük ve karanlık bir odada oturup minik bir pencerenin dışında, parlak güneşte duran şeylerin suretlerini resmetmeleri gibi.

karanlık oda.

suretlerin aynısını değil de, tersini veya tepetaklak olmuş halini. sureti yansıtan ayna veya mercek tarafından bozulmuş olan halini. sınırlı şahsi algımız. minik deneyim derlememiz. yarım yamalak eğitimimiz.