yılmaz güney
içinde korku yaşatan, onu üreten insan özgür olabilir mi? nerede gelişir bu korku, nereden sonra korkusuzluk olmaya başlar ve korkusuzluğu geliştirir? sağlıklı bir bilince sahip olmadan özgür olunabilir mi? nereden alınır bu bilinç? saksıda mı yetişir? alıcısı kimdir, satıcısı kimdir? özgürlük kavramını bilmeden, özgürlük.. onsuz yaşanılma olmadan özgür olunabilir mi?
bir insan kendi insanlığının değerini ve önemini bilmezse, bir insan kendine, kendi haklarına sahip çıkmazsa, o insana kim sahip çıkar? önce sen kendi onurunu koruyacaksın, kendi hakkını arayacaksın, kendini ezdirmeyeceksin.
biz insanız. yarımız korkuyla yoğrulmuştur. yaşadığımız hayat bizi korkuyla yoğurmuştur. şimdi bu böyle diye, kendimizi teslim mi edeceğiz korkulara? her şeyden korkarak mı yaşayacağız? uçan kuştan, esen yelden, leblebiden, fıstıktan, çay bardaklarından, her şeyden ürkecek miyiz yani?
korku birike birike bir gün cesaret olur yeğenim, cesaret olur. yalnız, korku küpünün içine bir parça cesaret mayası gerek.. bir parça, anladın mı? şimdi sen kork, her şeyden kork. sonra n'olacak? korku bitecek artık, istesen de daha çok korkamayacaksın. ve korku başlayacak usul usul cesaret olmaya. işte burda karşımıza, haklı cesaret, haksız cesaret çıkacaktır. korkunun da iyisi vardır, kötüsü vardır. cesaretin de iyisi, kötüsü. işte biz bu iyiyi kötüyü ayırt eder hale gelince, o zaman bileceğiz, ne zaman korkarız, ne zaman cesur oluruz. bunu iyi biliriz işte..
kim öğretecek bize bunu? hayat öğretecek yeğenim..
nasıl geleceğiz bu noktaya? düşe kalka.. korkarak.. kaçarak.. ezilerek..
sen şimdi kork.. ve kaç.. istediğin kadar kaç.. korkudan kaçılmaz yeğenim; çünkü korku senin içindedir. aha burandadır. sen nereye gidersen git, onu yanında taşırsın. seninle yemek yer, seninle güler, ağlar, cıgara içer. her bir şeyi seninle birlikte yapar. türkçesi, korkudan kaçmanın mümkünü yoktur yeğenim. bazı adamlar der ki, korktuğun için korkarsın. yalandır. korku arkadan gelir, derler. bu da yalandır. arkadan markadan gelmez, adamın içindedir o, bir yere gitmez. onu sana hayat vermiştir, hayat alacaktır. onun için biz korkudan kaçmayacağız. onun üstüne üstüne gideceğiz, onu yok edeceğiz bir gün. bak, sindireceğiz, kıstıracağız demiyorum, iyi dinle sözümü, yok edeceğiz diyorum. anladın mı bu ne demek? bu şu demek: zart zurtla korkuyu sindirmek istersin, gösteriş yaparsın, cesur olursun; o cesurluk da korkudur yeğenim. fistan değiştirmiş korkudur. bize böyle cesaretin gereği yok. böyle fos cesaret mi iyidir, yoksa essahtan korku mu? biz, essahtan korkuyu, böyle cesarete yeğ tutarız yeğenim. anlıyor musun?
sen kork yeğenim, çok kork. her bir şeyden kork. leblebiden, çekirdekten, serçelerden kork. o bir gün cesaret olacaktır mutlaka. onun da bir günü vardır işte. nasıl çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi arka arkaya dizilir. aynen öyle. bir gün cesaretin de, korkusuzluğun da sırası gelecektir. bugün korkun nasıl essah bir korkuysa, o gün geldiğinde cesaretin de essah olacaktır. anlıyor musun?