andre malraux
afyon bir tek şey öğretiyor insana: bedensel acının dışında gerçek diye bir şey yoktur.
niçin çalıştığını bilmeden günde tam 12 saat çalışan insan için saygınlık, gerçek yaşam diye bir şey olamaz.
kimseye yararı olmayan acı saçmadır.
bir uygarlık, yapısındaki en acılı öge -kölenin aşağılanışı ya da çağdaş işçinin emeği- ansızın bir değer haline geldiği; insanlar bu aşağılanıştan kaçmaya değil, onun aracılığıyla kurtulmaya, işten kaçmaya değil, yaşama nedenlerini çalışmada arayıp bulmaya uğraştıkları zaman değişir. fabrikanın, yer altı mezarlarıyla dolu bir kilise olmaktan çıkıp bir katedral haline gelmesi, insanların da orada birtakım tanrılar yerine, toprakla savaşan insani gücü görüp yakalamaları gerekir.
insani saygınlık dediğimiz şeyin temelinde ıstırap vardır.
sevişmek, insanın kendisini ya da karşısındakini küçük düşürmesidir; belki her ikisini de.
insan kendini çok uzun süre aldatabilir; ama sonunda yaşam yine neysek o yapar bizi. her ihtiyar bir itiraftır ve bir sürü yaşlı adamın şaşırtıcı boşluğu, öteden beri öyle oldukları halde bunu gizlemelerindendir.
bir insan yaratmak için dokuz ay gerekir; öldürmek içinse bir gün yeter.
"kıskandığım, aradığım şey yeni yerler keşfetmek değil, kaşiflerin çektiği acılardı."